Dördüncü örnek: Bir âyet-i kerime meali şöyle: (Siz [Hayber'den gelen] ganimetleri almak için giderken, [Hudeybiye Seferinden] geri bırakılanlar, "Biz de sizin arkanızdan gelelim" diyecekler. Onlar [böyle söylemekle] Allah'ın [Hudeybiye Seferine katılmayan bedevileri, bundan böyle başka bir sefere çıkarma] emrini değiştirmelerini isterler. De ki: "Bizim arkamıza asla gelemezsiniz. Allah, daha önce böyle buyurdu." Bunun üzerine de "Hayır, siz bizi çekemiyorsunuz" diyeceklerdir. Halbuki onlar pek az söz anlayan kimselerdir.) [Fetih 15] Burada Bedevilerin Hayber Savaşına katılmalarının yasaklandığı, bu savaşa sadece Hudeybiye'de bulunanların katılacağı, bunun da, Resulullaha daha önce bildirildiği belirtiliyor. Kur'anda bunu bildiren bir âyet yoktur. Bu da gösteriyor ki, Resulullaha Kur'an harici vahiy de gelmektedir. Kur'an-ı kerimde hikmet ile ilgili birçok âyet vardır. Bir tanesinin meali şöyledir: (Size kitabı, hikmeti getiren ve bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik.) [Bekara 151] İmam-ı Şafii hazretleri, (Bu âyetteki hikmet, Sünnettir) buyurdu. (Risale s.78) Sünnetler de, Kur'an gibi vahiy iledir. Dinimizdeki dört delilin ikincisidir. Üç hadis-i şerif meali: (Cebrail aleyhisselam, Kur'an ile beraber açıklaması olan sünneti de getirmiştir.) [Darimi] (Bana Kur'anın misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed] (Ben size ancak Allah'ın emrettiğini emrediyor, nehyettiğini nehyediyorum.) [Taberani] Kur'an dışı gelen iki vahiy de şöyledir: Bir gün Resulullah efendimizin devesi kayboldu. Münafıklar bunu fırsat bilip, "Hani göklerden, Cennetten, Cehennemden bahsediyordu. Kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor" dediler. Münafıkların bu sözü Resulullaha ulaşınca, (Vallahi ben ancak Rabbimin bana bildirdiklerini bilirim. Şu anda Rabbim, bana devemin nerede olduğunu bildirdi. Devem, şu anda falanca yerdedir) buyurdu. Tarif edilen yere gidip deveyi bir ağaca bağlı olarak buldular. (Mevahib-i ledünniyye) (Üzeyr'in ve Zülkarneyn'in Peygamber olup olmadığını bilmiyorum. Hz. Cebrail gelinceye kadar, oturulacak yerlerin en iyisi ve en kötüsünün ne olduğunu soranlara "bilmiyorum" dedim. Cebrail de, "bilmiyorum" dedi. Nihayet Allahü teâlâ bildirdi ki, "Oturulacak yerlerin en iyisi camiler, en kötüsü de sokaklardır.") [Ebu Davud] Gayb bilgilerini de tebliğ etti Resulullah, bütün emir ve yasakları mesela namazın ve diğer ibadetlerin farzlarını, sünnetlerini, müfsitlerini vahiy ile bildirmiş, hiçbir şeyi gizli bırakmamıştır. İşte iki âyet-i kerime meali: (Eğer O [Peygamber] bize atfen, [Kur'ana] bazı sözler katsaydı, biz onu kuvvetle yakalayıp şah damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız.) [Hakka 44-47] (O gayb hakkında cimri değildir.) [Tekvir 24] Müfessirler bunu şöyle açıklıyor: (Gaybdan, kimsenin bilmediği vahiyle bildirilen bilgileri ümmetine açıklamak hususunda cimrilik yapmaz, hepsini bildirir. Allah'ın bildirdiklerini niye gizledin diye töhmet altında bırakılamaz, itham edilemez.) Bu gayb bilgilerini de Resulullah ümmetine tebliğ etmiştir. Namazın farzları, nasıl kılınacağı, diğer ibadet bilgileri hep bu gayb bilgilerdendir. Bunları -hâşâ- bildirmemesi mümkün mü? Bir âyet meali: (Ey Resulüm, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Onun elçiliğini yapmamış olursun.) [Maide 67] > (Devamı var) ------------------------------------------------- Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29