Resulullah Efendimiz ümmi idi (2)

A -
A +

Sahih-i Buhari'de şöyle bildirilmiştir: Resulullah, peygamberliği bildirilmeden önce sahih rüyalar görürdü. Gördüğü rüyalar gündüz aynen çıkardı. Çoğu geceleri Hira Dağındaki mağarada ibadet ile geçirirdi. Ramazan ayında bir gün Hira Dağındaki mağarada ibadet ile meşgul iken, bir kimse [Cebrail aleyhisselam] geldi. Elinde ipekten bir örtü vardı. Resulullah efendimiz şöyle buyurdu: (O kimse bana "Oku" dedi. (Ben okuma bilmem) dedim. Elindeki örtüyü başımın üzerine koydu. Başımı ve yüzümü örttü. Sonra o örtüyü başımdan kaldırdı ve "Oku" dedi. Ben yine (Okuma bilmem) dedim. Yine önceki gibi, Alak suresindeki (İnsanı bir "alak"tan [döllenmiş yumurtadan] yaratan Rabbinin adıyla oku! Oku, insana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin en büyük kerem sahibidir) [mealindeki] âyet-i kerimeleri okudu. Ondan işittiklerim kalbime tamamen yerleşti.) [Ayet-i kerimedeki oku, öğrendiklerini, duyduklarını tekrar et anlamındadır.] Resulullah efendimiz ile Kureyş arasındaki antlaşmayı Hazret-i Ali yazdı. Antlaşmanın başına Bismillahirrahmanirrahim ve Muhammedün Resulullah yazdı. O sırada henüz iman etmemiş olan Süheyl bin Amr dedi ki: (Bizim kitabımıza göre ben Rahmanı bilmem, onun yerine Bismike Allahümme yaz. Muhammedün Resulullah yerine de Muhammed bin Abdullah yaz. Eğer biz Onun Peygamberliğini kabul etseydik, zaten Onunla savaşmazdık.) Eshab-ı kiram ile Süheyl arasında konuşmalar devam ederken, Resulullah efendimiz buyurdu ki: - Ya Ali, Onu sil, Süheyl'in dediği gibi yaz. Hazret-i Ali'nin, edebinden silmeye eli varmadı. Resulullah efendimiz, (Silinecek yeri bana gösterin de orasını sileyim) buyurdu. Gösterdiler ve orasını sildi. (Şevahid-ün nübüvve) Bu vesikalara rağmen, bid'at ehli bile olsa, Müslüman olan bir kimse, Resulullah okur yazardı diyemez. Kâfirlerin demesinin zaten bir kıymeti yok. Yılanın zehir saçmasına benzer. Seven, sevdiği iledir Sual: Mezhep imamlarımızın yani İmam-ı a'zam, İmam-ı Malik, İmam-ı Şafii, İmam-ı Ahmed hazretlerinin yolunda olup, bu yoldan kıl ucu kadar ayrılmayan, Ehl-i sünnet âlimlerini seven ve onların yolunda giden muhakkak kurtuluşa kavuşur mu? CEVAP: İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Doğru yolda gidenleri sevmek, onlarla tanışmak ve görüşmek ve onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir ve Onun ihsanlarının en kıymetlilerindendir. Muhbir-i sadık, yani hep doğru söyleyici olan Muhammed aleyhisselam, (El mer'ü mea men ehabbe) buyurdu. Yani, kişi, dünyada ve ahirette sevdiği ile beraber olur. Bunun için, din büyüklerini seven kimse, onlar ile beraber olur. Onların Allahü teâlâya manevi olan yakınlığında, onlar gibi olur. Allahü teâlâ, bu yolun büyüklerine olan sevginizi arttırsın! Onlara bağlılık arzusunu, ömrünüzün sermayesi yapsın! Bu büyükleri seven, onlarla beraber olur. Onlarla beraber olan, şaki olmaktan [küfürden ve günah işlemekten] korunmuş olur. (2/36, 1/203) --------- Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.