Sual: Dinin emir ve yasaklarını anlatırken, sert bir üslup kullanmak doğru mu? CEVAP: Dinin emirlerini veya yasakladığı şeyleri anlatmaya emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker denir. Yani iyiliği yaymaya, kötülükten sakındırmaya çalışmaktır. Bunları sertlik kullanmadan, en güzel şekilde öğretmeye çalışmak farzdır. Bir âyet meali şöyledir: (Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!) [Nahl 125] Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir: (İlim öğretirken sert davranmayın.) [Beyheki] (Allahü teâlâ yumuşaktır, yumuşaklığı sever.) [Müslim] (Kibirsiz, yumuşak, cana yakın ve sert olmayana Cehennem haram olur.) [Beyheki] (Yumuşak huyluluğa dört elle sarıl. Sertlikten uzak dur.) [Buhari] (Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, ancak rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali] (Rıfk, yumuşaklıktır, sertliğin, kaba konuşmanın zıttıdır. Hilm, tatlılıkla söylemek, şefkatle muameledir.) (Allah'tan korkan kırıcı konuşmaz ve öfkesine hakim olur.) [İbni Ebid-dünya] Allahü teâlâ, (Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan) buyurdu. (Şir'a) O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile âmil olmalı, sert olmamalı, daima yumuşak olmalıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (İsrâ gecesinde, [Miraca çıktığım gece] ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da, "İyiliği emreder, kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık" diye cevap verdiler.) [İbni Hibban] Kâdızâde Ahmed efendi buyuruyor ki: El ile, güç kullanarak emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak, yani günah işleyene mani olmak; hükümetin vazifesidir. Söz ile, yazı ile cihad etmek, âlimlerin vazifesidir. Kalb ile dua etmek ise, her müminin vazifesidir. Mevki zata tabidir Sual: Necdiler (Zat mevkiye tâbidir) diyorlar. Peygamberler üstün kimseler olduğu için mi, yoksa peygamber oldukları için mi üstündür? Mevki sahibi oldukları için mi üstün, üstün oldukları için mi mevki sahibi oldular? CEVAP: Peygamberler üstün kimseler oldukları için Allahü teâlâ onları peygamber yapmıştır. Peygamber olan da zaten yüksek kimsedir. Allahü teâlânın, Muhammed aleyhisselamı, insanlar arasından seçmesi ve Onu bütün Peygamberlerinden üstün yapması, mübarek zatı içindir, kendisi içindir. Diğer enbiya ve evliyanın üstünlükleri de, hep böyledir. Mevki, mertebe ve her yükseklik zata tâbidir. Zat, mevkiye tâbi değildir. Mesela, insan vezir olduğu için kıymetlidir, denilmez. Kıymetli olduğu için, vezir yapılmıştır denir. Necdilerin, madde, cisim ve zat, sebep olamaz sözleri yanlıştır. ------ Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com