Sünnet, fitne ve müdara -2-

A -
A +

Bugün Arap denilen insanların çoğu entari giymektedir. Türkiye'de ise âdet olmadığı için erkekler entari giymiyorlar. Sünnet-i zaide olduğu için, entari giymemek günah ve mekruh değildir. Sarıkla gezmek de âdet idi. O zaman, kâfirler de sarıklı idi. Hadis-i şerifte, (Sarık Arapların tacıdır) buyuruldu. (Beyheki) Erkeklerin entari giymesi gibi memleketin âdeti olmayan elbiseler giymekte ısrar etmek, dinimizin örtünme emriyle alay edilmesine, hatta bunların yasaklanmasına sebep olur ve bunun vebali de büyüktür. Fitneci, müdarayı bilmemektedir. Müdara, dini veya dünyayı zarardan kurtarmak için, dünya menfaatinden vermek, insanlarla iyi geçinmek, İslamiyet'in dışına çıkmadan, güler yüz göstermek, gönlünü almaktır. Bazı toplumlarda, dinimize zarar gelmemesi için müdara gerekir. Müdara, inancını ve bazı konulardaki görüşünü saklamak demektir. Sırrını açıklayan kimse, çok defa söylediğine pişman olur. İnsan, söylemediği sözüne hâkimdir, söylediğinin ise mahkûmudur. Onun için, (Zehebini, zihâbını ve mezhebini gizli tut!) denmiştir. Burada, zeheb=para; zihâb=inanç; mezhep=gidilen yol demektir. Bu, birkaç çeşittir: 1- Kâfirler arasında kalıp, malından, canından korkanın, onlara kalben değil de, dilden sevgi göstermesi caizdir. Nitekim müşrikler, Hazret-i Ammar'a, babası Hazret-i Yasir ve annesi Sümeyye Hatuna işkence edip, (Lat ve Uzza putu, Muhammed'in dininden iyidir de) diye zorlarlar, demeyince de işkenceyi artırırlardı. Nihayet, ana babası şiddetli işkence ile şehit edildiler. Hazret-i Ammar, kâfirlerin zorlamaları üzerine onların istediği küfür sözleri diliyle söyledi. (Ammar, dinini bırakıp kâfir oldu) dediler. Resulullah efendimizin onun hakkında bildirdiği hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir: (Ammar kâfir olmadı, o baştan ayağa imanla doludur. O, iki durumda karşılaştığında en doğru olanını tercih eder.) [İbni Mace, Ebu Nuaym] (Allahü teâlâ imanı Ammar'ın tepeden tırnağa bütün vücuduna sindirtmiştir. İman, onun et ve kanına karışmıştır. Hak neredeyse, o orada yer alır.) [İbni Asakir] Hazret-i Ammar serbest bırakılınca, Resulullah, mübarek eliyle gözünün yaşını silip teselli etti. Bu olay üzerine, Nahl suresinin, (Allah'a küfredenlere şiddetli azap vardır. Ancak kalbine iman yerleşmiş olduğu halde [küfre] zorlanıp, sadece diliyle söyleyenler müstesnadır) mealindeki 106. âyeti indi. Resulullah, Hazret-i Ammar'a, (Müşrikler eziyet ederse, yine böyle söyle) buyurdu. (İ.Mace) Demek ki, küfür olan bir sözü, böyle durumda dille söylemek caizdir. Böyle durumlarda küfür söz bile caiz olunca, yalan veya başka haramlar elbette caiz olur. (Devamı var) Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.