Sual: Tasavvuf büyüklerinin bir mezhebe bağlanmadıkları, mutlak müctehid oldukları söyleniyor. Böyle bir şey var mıdır? CEVAP: Tasavvuf büyüklerinin hiçbiri, dört mezhepten ayrılmamıştır. Dört mezhepten ayrılmak, İslamiyet'ten ayrılmak olur. Tasavvuf büyüklerinin hepsi kemâle gelmeden önce bir fıkıh âliminin mezhebinde idi. Mesela Cüneydi Bağdadi, Süfyan-ı Sevri'nin mezhebinde idi. Abdülkadir-i Geylani, Hanbeli; Ebu Bekri Şibli, Maliki; İmam-ı Rabbani, Hanefi ve Harisi Muhasibi Şafii idi. Zamanla mutlak müctehid olanlar oldu. Mutlak müctehid olanlar, dört mezhebin kurucuları gibi müstakil müctehid değillerdir. Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyastan hüküm çıkaran müctehide müstakil müctehid denir. Müstakil olmayıp, mutlak müctehid olan âlimler, hüküm çıkarmakta, mezhebinin imamını taklit etmezler. Bunlara, müctehid-i müntesib denir, imamının yolunda oldukları için onun mezhebinde olduğu söylenir. Bunlar, mutlak müctehiddir. (El-İntibah) Tasavvuf büyüklerinin çoğu müctehid idi. Gazali, Sevri ve İbrahim bin Edhem böyle idi. (Berika) İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani gibi büyük âlimler, mutlak müctehid idi. Mutlak müctehid, mezhep kurucusu gibi müstakil müctehid değildir. Ancak, mezhep imamlarından farklı ictihadları vardır. Tasavvuf ehlinin mezhebi yoktur demek, mezheplerin hepsini bilir, hepsini gözetir, evla olanı, ihtiyatlı olanı yapar demektir. Bilmeden günah işlemek Sual: Bir günahı bilerek işlemek mi, yoksa bilmeden işlemek mi daha günahtır? CEVAP: Öğrenmesi farz olan bir şeyi, bilmemek özür olmaz, günah olur. Bir hadis-i şerif meali: (Aynı günahı işleyen âlime bir, cahile iki günah yazılır. Âlim, yalnız günahın cezasını; cahil ise, hem günahın, hem de o meseleyi öğrenmemenin cezasını çeker.) [Deylemi] Bir de şu durum var. Cahil bir günahı gafletle işler. Âlim ise kasten işleyebilir. Kasten işlemek daha büyük günahtır. Mesela cahil, kendi bahçesine uzanan komşunun meyvesini yese, buna başkasının meyvesini yemek günahı ile birlikte bu meseleyi öğrenmemek günahı yazılır. Fakat âlim bunu yaparsa, kasten haram işlemiş olur. Bunun cezası, cahilin iki günahından daha ağır olur. Bilerek, kasten günah işlemek, günaha önem vermemek anlamı da taşıyabilir. İki hadis-i şerif meali: (Zebaniler, günahkâr hafızlara, puta tapanlardan daha önce azap yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılandan daha kötüdür.) [Taberani] (İlmiyle amel etmeyen âlim, kıyamette en şiddetli azaba maruz kalır.) [Beyheki] Demek ki, hem bize lazım olan bilgileri öğrenmemiz, hem de bunlarla amel etmemiz gerekir. Eshabın hepsi evliya idi Sual: Eshabın hepsi evliya ve müctehid mi idi? CEVAP: Evet, Eshab-ı kiramın hepsi derin birer müctehid idi. Tasavvuf marifetlerinde de birer derya idiler. Yani hepsi büyük evliya idi. Bu bilgilerinin hepsini, Resulullahın mübarek cemalini görmekle ve kalblere işleyen, ruhları çeken sözlerini işitmekle, az zamanda edindiler. Bu, Peygamber efendimizin mucizelerindendir. Yabancı ülkeye gönderdiği elçiye, bir teveccüh etmekle, o sahabi, o ülkenin lisanını hemen öğrenirdi. Allahü teâlâ, Eshab-ı kiram için, (Seçilmiş ümmet) tabirini kullandı. Hepsinden razı olduğunu bildirdi. Hepsini Cennete koyacağına söz verdi. Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com