Sual: Teyemmüm edemeyen bir hasta ve mahpus, namaz kılar mı? CEVAP: Abdest alamayan ve gusledemeyen bir hasta, para ile de bir yardımcı bulamazsa, teyemmüm eder. Yardımcı ile de teyemmüm edemeyen kılmaz. İyi olunca kaza eder. Temiz yer, su ve toprak bulamayan mahpus, okumadan, namaz kılar gibi yapar. Kurtulunca, hepsini iade eder. Aradaki fark şu: Birisi teyemmüm bile edemiyor. Öteki teyemmüm edecek ve namaza kılacak gücü var ama ne su var, ne de teyemmüm etme imkanı var. Biri hasta, öteki sağlamdır. Sağlam olanın namaz için bir şeyler yapması gerekir. Onun için namaz kılar gibi yapıyor. Kurtulunca iade ediyor. Hapiste olanın özrü olduğu halde, bir çare araması namaz kılar gibi yapması, namazın ne kadar önemli olduğuna güzel bir örnektir. Hastanın ise, teyemmüm bile edemediği için namazını kazaya bırakması caiz oluyor. İyi olursa kaza eder. İyi olmazsa affoluyor. Eğitim metodu Sual: Bir yazar, "Eğitim metodu" isimli yazısında, Resulullahın eğitimde isabet ettiğini bildirmekte, "Bu esasları, 23 yıl zarfında, dînî, içtimâî, ahlâkî ve siyâsî yönden tedrîce riâyet ederek hayata uygulamıştır " demektedir. Burada isabet kelimesi yanlış değil mi? Sanki Resulullah ok atıyor da, o da gidip hedefe isabet ediyor! Bunun isabet ettiğini kim söylüyor, bu tespit neye göre yapılıyor? Peygamberlik makamından daha yüksek makam var mı ki, Allah Resulünün yaptığını isabet etti diye tespit kimin haddine düşer? Gayri Müslimler isabet etti diyemez, hepsinin ayrı bir metodu var. Onlarınki bize göre isabetli değil, bizimki ise onlara göre isabetli değildir. O halde isabet kelimesi yersiz değil mi? Bir de, "Pozitivizm, pragmatizm, natüralizm, idealizm gibi cereyanların da eğitim teorileri vardır. Ama bu ve benzeri eğitim teorileri, başarıları ispatlanmış değildir" deniyor. Peygamber efendimizin metodu kim tarafından ispatlandı? İspatlansa da ispatlanmasa da, aklımız alsa da almasa da bu dindir. Her şeyiyle kabul etmek gerekmez mi? Ötekiler felsefi sistemlerdir, bütün dünya onları ispatlasa da, İslamiyet'e aykırı ise bir kıymeti olur mu? Üçüncüsü, din her şeyi içine almıyor mu da, niye dinî, içtimai, ahlâkî ve siyasî deniyor? CEVAP: (Dinî) kelimesinden sonraki parantez unutulmuş olabilir. Yani dinî (içtimaî, ahlâkî ve siyasî) denmek istenmiş olabilir. Bunlar din mefhumunun içindedir. Pozitivizm, pragmatizm gibi felsefi sistemler, beşeri sistemlerdir, ilahî sistemle mukayese edilemez, bunların başarıları ispatlanmadığı gibi, ispatlanması da mümkün değildir, isabetten maksat da, isabetli olanı uyguladı, Allahü teâlânın bildirdiklerini tatbik etti denmiş olabilir. Bunlar yazarına göre değişir, yani yazarı iyi ise, tevil etmek gerekir. Bid'at ehli ise, tevile gerek kalmaz. ----------------------------------------------- Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.dinimizislam.com