Sual: Bir ateist tanıdığım "Yoksulluk kader değildir, böyle adalet mi olur?" diyor. Buna nasıl bir cevap vermeli? CEVAP: Ateist, Allah'a inanmıyor ki Onun adaletine güvensin. Ateist, haydi, ölüme çare bulsun, geceyi gündüzü, mevsimleri istediği gibi yapsın. O inkârdan başka şey bilmez. Eceli gelmeden kimse ölmez. Trafik kazasında veya vurularak ölen de; eceli gelerek, kaderi ile ölür. Yani öldürülen veya kazada ölenin ömrü ortadan kesilmiş olmaz. O anda eceli gelmiştir, yani ömrü biterek ölmüştür. Her insanın bir tek eceli vardır. Fakirlik zenginlik de kaderdendir. Sapık fırkalardan Mutezile, (İnsan kendi kaderini kendi çizer. İnsanların işlerine Allah karışmaz) der. Halbuki bir âyet meali şöyledir: (Allah, her şeyin yaratıcısıdır.) [Zümer 62] (Hayrı şerri, imanı küfrü, fakirliği zenginliği, iyiyi kötüyü, tatlıyı acıyı her şeyi yaratan Allah'tır.) [Beydavi] Allahü teâlâ ezelî ilmi ile, kullarının yapacakları işleri bilir. İlahın her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü yetmeyen, muhtaç olan, ölebilen ilah olamaz. Allah herkesin ne yapacağını bilir. Sapık fırkalardan Cebriyye, (Allah her işi zorla yaptırır. İnsan kaderine mahkumdur. Hiç kimse, işlediği günahtan sorumlu değildir) der. Bu da Mutezile gibi çok yanlıştır. İnsan günah işlerse cezasını, sevap işlerse mükafatını görür. İnsan yaptığı işleri kendi yaratmıyor. İrade-i cüziyye ile yapılan işlerin yaratıcısı yani hayrın ve şerrin yaratıcısı Allahü teâlâdır. Hayrın ve şerrin Allah'tan olduğunu inkâr etmek, "İntihar eden takdir-i ilahiyi değiştirir" demek küfürdür. Allahü teâlâ, onun intihar edeceğini elbet bilir. Allah, bizim fakir mi zengin mi, cehennemlik mi, cennetlik mi olacağımızı, nerede nasıl öleceğimizi bilir. Onun bilmesi demek, bize bunları zorla yaptırır demek değildir. Birkaç örnek: 1- Bir film defalarca gösterilse, bunu önceden seyretmiş birisi, ikinci, üçüncü defa seyrederken, (Başroldeki oyuncu, attan düşüp ölecek) dese, o dediği için mi filmdeki oyuncu ölüyor, yoksa, söyleyen daha önce seyrettiği için mi biliyor? Allahü teâlâ da ezeli ilmi ile kimin nerede nasıl öleceğini ve Cennete mi Cehenneme mi gideceğini elbette bilir. 2- Takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı, hesaplanarak yazılıyor. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye bilinen saatlerde doğup batmaz. Takvime yazılması, güneşin doğmasını ve batmasını etkilemez. Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bildiği için, bunları levh-i mahfuza yazmıştır. 3- Bir öğretmen, daha önceki birçok tecrübesine dayanarak, çok tembel bir öğrencisi için, (Bu öğrenci bu sınavı kazanamaz) diye bir deftere yazsa, yazılan yazı, o öğrencinin sınavını etkilemez. Öğrenci imtihanı kazanamayınca, (Sen deftere yazdığın için ben imtihanı kazanamadım) diye suçu öğretmene yüklemesi yanlış olur. Şu halde yoksulluğu, kötü işleri kadere yüklemek yanlış olur. Herkes yaptığından sorumludur. Birkaç âyet meali: (Allah, onlara zulmetmez. Onlar, kendilerine zulmediyorlar.) [Nahl 33] (Herkesi yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz.) [Hicr 92, 93] (Kıyamet günü adalet terazileri kurarız. Hiç kimse haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar iyilik eden, karşılığına kavuşur.) [Enbiya 47]