Yüzük takmak

A -
A +

Erkeklerin altın yüzük takmaları, dört mezhepte de câiz değildir. Altın ile gümüşü süs olarak takmak yalnız kadınlara helâldir. Fakat, bunları mahrem olmayan erkeklere göstermeleri haramdır. Altın ve gümüşü süs olarak takmak erkeklere haramdır. Taş, tunç, pirinç, plâtin, bakır ve diğer madenlerden ziynet olarak yüzük takmaları, kadınlara da haramdır. Altın yaldızlı gümüş yüzük ve gümüş kaplı altın yüzük takmak da câizdir. Yüzük takmamak daha iyidir. Bayramlarda herkesin yüzük takması müstehabdır. Gösteriş için, öğünmek için takmak ise haramdır. (R. Muhtâr) Resûlullah, gümüş yüzük kullanır ve yüzüğünü sağ eline takardı. Sol eline de taktığı görülmüştür. Sağ ele de, sol ele de takmak câizdir. Küçük parmağa veya yanındaki parmağa takılır. Üzerinde yazı bulunan yüzüğü, halâya girerken, sol elden sağ ele geçirmek iyi olur. Numan bin Beşîr'in parmağındaki altın yüzüğü gören Resûlullah, (Cennete girmeden önce, niçin cennet ziynetini kullandın?) buyurdu. Demir yüzük kullanmaya başladı. Bunu görünce, (Niçin Cehennem eşyası taşıyorsun?) buyurdu. Bunu da çıkardı. Bronz yüzük taktı. Bunu görünce, (Niçin sende put kokusu duyuyorum?) buyurdu. Nasıl yüzük kullanayım, yâ Resûlallah dedi. (Gümüş yüzük takabilirsin. Ağırlığı da bir miskâli [4.8 gramı] geçmesin ve sağ eline tak!) buyurdu. (Mevâhib) Peygamber efendimizin yüzüğünde, (Muhammedün Resûlullah) yazılı idi. Muhammed aleyhisselam Allahü teâlânın peygamberi demektir. Hz. Ebû Bekr'inkinde, (Ni'mel kâdir Allah) yazılı idi. Her şeye gücü yeten Allah ne güzel, ne büyük kudret sahibi demektir. Hz. Ömer'inkinde, (Kefâ bil-mevt vaizan) yazılı idi. Vaiz olarak, nasihatçi olarak ölüm kâfi demektir. Ölümü günde yirmi kere hatırlayanın şehit olarak öleceği hadis-i şerifle bildirilmiştir. Hz. Osman'ınkinde, (Le-nasbirenne) yazılı idi. Elbette sabredeceğiz demektir. Sözünde durdu ve sabrederek şehit oldu. Hz. Ali'ninkinde, (El-mülkü lillah) yazılı idi. Mülk Allahın demektir. Hz. Hasan'ınkinde, (El-izzetü lillah) yazılı idi. İzzet, şan ve şeref Allahü teâlâya mahsus demektir. İbni Ömer'inkinde, (Abedallah lillah) yazılı idi. Allah rızası için, Allaha ibadet eden demektir. Hz. Muaviye'ninkinde, (Rabbigfir-lî) yazılı idi. Ya Rabbi beni mağfiret eyle demektir. Oğlununkinde ise, (Rabbünallah) yazılı idi. Rabbimiz Allah demektir. İmam-ı Ali Rıza'nınkinde, (Hasbiyallah) yazılı idi. Allahü teâlâ bana kâfi gelir demektir. Kadı İbni Ebî Leylâ'nınkinde, (Ed-dünya garûrün) yazılı idi. Dünya aldatıcıdır, güvenilmez demektir. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe'ninkinde, (Kul-il-hayr ve illâ fesküt) yazılı idi. Hayır konuş, hayır konuşmayacaksan sus demektir. İmam-ı Ebû Yusuf'unkinde, (Men amile bi-re'yihî nedime) yazılı idi. Danışmadan, kendi görüşü ile hareket eden pişman olur demektir. İstişareye, ehline sormaya önem verilmesini bildirmektedir. İmam-ı Muhammed'inkinde, (Men sabere zafire) yazılı idi. Sabreden zafere kavuşur, sabreden muradına erer, arzusuna kavuşur demektir. Allahü teala, Kur'anı kerimde, sabredenlerle beraber olduğunu, sabredenlere mükâfatlarını hesapsız vereceğini bildirmektedir. İmam-ı Şâfi'îninkinde, (El-Bereketü fil kanâ'ati) yazılı idi. Bereket kanaattadır, kanaat eden, kurtuluşa erer, zenginleşir demektir. Kanaat edene Allah kâfidir. Kanaat yenilmez ordu, bükülmez kılıçtır. Kanaat eden şükretmiş olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.