11 Eylül'ün ardından Küresel Savaş

A -
A +

11 Eylül günü, ABD'de İkiz Kulelere düzenlenen saldırıların "Yeni Dünya" düzenini meşru kılmak için Neo-Con, CIA ve Yahudi lobisinin tertip ettiği bir komplo olduğu artık gün yüzüne çıkmıştır. Kulelerin uçak çarpması sonucu yıkılması teknolojik olarak imkansızdır. Üstelik, saldırı sonrası uçak enkazına da rastlanmadı. ABD'li mühendisler, kulelerin altına günler öncesinde patlayıcı yerleştirildiği görüşünde birleşmiştir. G. W. Bush, babasından miras kalan "Yeni Dünya" projesinin açılışında Afganistan'ı işgal etti. Tek amaç, Çin, Hindistan ve Rusya arasında kalan stratejik nitelikli Afganistan'ı kontrol altına almaktı. Ardından, kitle imha silahı bahanesiyle Irak'ı işgal ederek petrolüne el koydu. Bu işgalle İsrail'in bölgedeki bir düşmanını saf dışı etti. Batı'da İslam düşmanlığı ve korkusu körüklendi. Böylece tüm dünyada Müslümanları hedef alan "Şeytanlaştırma" süreci işledi. Şeytana bile pabucunu ters giydirebilecek olan bu plan, NATO Antlaşması'nın 5. maddesine dayanarak "Küresel terörizmle savaş" maskesi altında yapıldı. Gerçekte küresel barışın en büyük düşmanı İsrail'dir. İsrail, 3. Dünya Savaşı özlemi içindedir ancak rüzgar eken İsrail, artık fırtına biçmektedir. Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bülent Aras'ın "İsrail dış politikada aklını hiç bu kadar yitirmemişti," sözleri bu gerçeğe işaret etmektedir. 11 Eylül, sadece silah ve petrol sektörünün işine yaradı. Başbakan Erdoğan'ın son temasları İsrail başta olmak üzere Hıristiyan Batı'da panik havası oluşturdu. Başbakan'ın Mısır'daki tarihi konuşması, sadece İsrail'e değil emperyalist Batı'nın yıllarca kanla beslediği dikta uşaklarına karşı bölgesel bir diklenmenin sembolü oldu. Başbakan'ın Filistin'in devlet olması önlenirse "Arap Baharı'nın İsrail'e yansıması çok ağır olacaktır," sözleri aslında Araplara gelen baharın bir gün İsrail ve ABD'ye de geleceğini anlatıyor. Arap Dünyası, demokrasi ve şeffaflık ve adalet gibi terimlerle barışık değildir. Bunun tek istisnası, 2006'da Hamas'ın Filistin'de kazandığı seçimlerdir. Bu zaferi takdir eden tek ülke Türkiye oldu. Haçlı zihniyetiyle hareket eden Batı, İsrail'e yaranmak için bu başarıyı kabullenmedi. Oysa İsrail gelişmeleri akıl gözüyle okuyamıyor. Dış politikada esas olan akıldır. Duygusal davranan kaybeder. Başbakan Erdoğan'ın BM'deki konuşması tarihi belge niteliği taşımaktadır. BM'nin adil olmadığı, İsrail başta olmak üzere bazı ülkelere ayrımcılık yaptığını cesaretle teşhir etmiş ve tüm dünyanın gözleri önünde BM'nin taşıdığı maskeyi düşürmüştür.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.