Asrımızın vebası AIDS olduğu gibi, belası da çok uluslu şirketlerdir. Günümüzde sömürgeci ülke ve işgal ordularının yerini çok uluslu şirketler aldı. "Sömürge Valiliği"ni IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Merkezi, BM kuruluşları ve diğerleri yürütmektedir. Küreselleşme ile çok uluslu şirketler ve bunlara hakim olan Siyonizm, Yahudinin dünya hakimiyeti ağını adım adım örmektedir. ABD, AB, G-7 ve yukarıda sayılan kuruluşlar düzen içindeki vasıtalardır. Aslında protesto edilen G-7 çok uluslu şirketlerin emrinde köledir. Çok Uluslu Şirketlerin (ÇUŞ) emirlerine uymayan iktidarlar (G-7 dahil) Bilderberg Zirvesinde alınan kararla o ülkenin ortamına uygun şartlarla sona erdirilir. Dünya hızla çok uluslu şirketlerin diktasına doğru yuvarlanmaktadır. Zerre kadar insafı, merhameti olmayan ÇUŞ'un putu menfaattir. Başkanın itirafı Dış haberler servisinin Fransız L'Express dergisinden aktardığı haberde, Dünya Bankası'nın 2005 yılına kadar başkanı seçilen (65 yaşındaki) James Wolfensohn'un itirafları son derece çarpıcıdır: "Zengin ülkeler ile yoksul ülkeler arasındaki uçurum dünya barışı için gitgide tehlike arzetmeye başladı... 6 milyarlık dünya nüfusu içinde 3 milyar insan günde 2 dolar bile kazanamadan yaşamaya çalışıyor. Bu son derece vahimdir... Günden güne artan fakirliğe karşı savaş açılmalıdır. Bu dünya insanlığı için ölüm kalım savaşıdır... Maalesef çağdaş dünya çok uluslu şirketlerce öyle kurulmuş ki, dünya ülkelerinin yüzde 20'si yeryüzü zenginliğinin yüzde 80'ini elinde bulunduruyor. Bu böyle sürüp gidemez. Çünkü dengesizlik barış için çok büyük bir tehdittir. İşte ben asıl hakkaniyetli olmayan bu tehlikeli duruma çare bulmak için gayret sarfediyorum... Yoksul ülkeler sadaka istemiyorlar. 60 bin yoksul kişi ile yaptığımız kamuoyu araştırmasında hiçbiri para istemedi. Onurlu bir hayat ve iş istediler... Zengin ülkeler zenginleştikçe cimrileşiyorlar. Bir ülke ne kadar çok zengin olursa, o kadar çok bencilleşiyor. Ne yazık ki, devlet başkanlarının ve hükümetlerin çoğu, ülkelerinin ve dünyanın orta ve uzun vadedeki geleceğini değil de daha çok yaklaşan seçimleri düşünüyor. Ve çok uluslu şirketlerin istekleri ön planda yer alıyor..." Kelepir Türkiye Gözcü gazetesinin 26 Temmuz 2001 tarihli ilâvesinde şu manşet yer alıyordu: "Binbir emek ile kurulan koca koca şirketler yabancı müşteri bekliyor. Kelepir Türkiye, Kriz Türkiye'deki bütün maddi değerleri yarı yarıya ucuzlattı. Uluslararası akbabalar (şirketler) Türk şirketlerini ölü eşek fiyatına kapatmak için temaslara başladılar... Ancak yabancılar fiyatların daha da düşmesini bekliyorlar... 1995 yılında dünya çapında en kârlı 5 banka arasına giren Demirbank, İngiliz HSBC şirketine cüzi bir fiyatla satıldı... Küçük şirketlerin çoğu, alacaklılar tarafından hacz edildi. Haczedilmeyenlerin kepenklerine kilit vuruldu." Türkiye'yi bu hale çok uluslu şirketler adına IMF düşürdü. E-mail: mnecati@ihlas.net.tr