AB Türkiye'yi oyalıyor

A -
A +

Sadece nasihat verip taviz alan AB, Türkiye'yi 45 yıldır kapıda bekletiyor. Müzakere için tarih vermiyor. 13 ülkeden 10 tanesine 2004 yılını ve 2'sine de (Romanya-Bulgaristan) 2007 yılını tarih olarak verdiği halde Türkiye'yi yok sayıyor. Aralık 2002'de yapılacak Kopenhag Zirvesinde de tarih verileceğini zannetmiyorum. Varsayalım tarih verilse de bu yeni tavizler içindir. Kıbrıs Ege (Kıt'a sahanlığı), Fener Rum Patrikhanesi, Ayasofya, Heybeliada papaz okulu, Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devletinin tanınması, Türkiye'de misyonerlik faaliyetleri ve Türkiye'nin aleyhinde ama AB'nin lehinde bir yığın safsata, uyum maskesi, AB ile entegrasyon yalanı ile bizden istedikleri tavizlerdendir. AB kapılarında bir 45 yıl daha bekletilmek artık Türkiye'nin politikası olmamalıdır. AB'ye karşı olmak vatana ihanet olmadığı gibi, AB'yi istemek de hainlik değildir. Ama geçmişte Osmanlıyı yıkan tavizleri bugün vererek ülke bütünlüğünü tehlikeye atan tavizler için kelime bulamıyorum! AB'ye inanmak gaflettir Hatta gafletin çok ötesindedir. AB'nin önde gelen siyasetçileri Türkiye'nin coğrafi, tarihi, kültürel ve siyasi bakımdan Avrupalı olmadığına kesin olarak inanmaktadırlar. Almanya CDU/CSU Koalisyon Meclisi Başkanı Wolfgang Schaeuble: "AB üyeliği, yalnızca Avrupa-Hıristiyan geleneğine sahip ülkeler için sözkonusu olabilir. Müslüman Türkiye ve Asyalı Rusya, AB üyesi olamaz. Avrupa Birliğinin sınırları, Avrupa'nın coğrafi sınırları ile biter. Türkiye bu yüzden de AB'ye üye olamaz. Türkiye Avrupalı bir ülke değildir." İngiliz Prof. Dr. Clement Dodd: "AB, Türkiye'yi almaz çünkü Müslümansınız." diyerek bir başka gerçeği ifade etmektedir. Bu art niyetlilik değil mi? Avrupa Birliği ülkelerinin medyasında çok sayıda makale ve yorumda AB'nin art niyetli olduğu açıkça itiraf edilmektedir. AB güçlü ve büyük bir Türkiye'yi bünyesine almaz. Dahası Türkiye'yi yutup, parçalamak ister. Ya da AB oltasının ucuna takarak zaman seyri içinde tavizler alarak bölme peşindedir. AB çifte standartlıdır. Türkiye'yi üye olarak değil Pazar olarak kullanmaktadır. 1995 tarihli Gümrük Birliği Antlaşmasıyla, Avrupa Birliği zaten hedefine ulaşmıştır. 1999'da üyelik sözü verildi ise de AB'nin o tarihte en yetkilisi olan Verheugen şu itirafı yapmıştır: "Merak etmeyin biz Türkiye'yi sadece aday yaptık. Kendisine üyelik için hiçbir taahhütte bulunmadık ve asla bulunmayacağız." AB nazarında Türkiye San Marino ve Andora gibi kasaba devletleri seviyesindedir. Gümrük Birliği sebebiyle 7 senede 70 milyar dolar dış ticaret açığı ve 40 milyar dolar gümrük vergisi zararımız vardır. Gümrük Birliği üzerimizde bir yüktür. Artık Avrupa Birliği ile münasebetlerimizde gerçekleri görmeli, tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalı ve bir daha asla taviz vermemeliyiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.