11 Eylül öncesi ABD hayaller ülkesi olarak tanınıyordu. 11 Eylül sonrası Bush iktidarı ve siyonist cuntanın Afganistan ve Irak'ı işgali ve İslam Dünyasına açtığı Haçlı Seferi ile maske düşmüş ve ABD'nin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. ABD'li meşhur dışpolitika uzmanlarından Edward Herman'a göre: "ABD 1972'de Marcos'un Filipinleri, 1973'te Pinochet'nin Şilisi ve 1964'te generallerin Brezilyası dahil olmak üzere, kendisine hizmet eden rejim ve iktidarlar adına demokrasilerin alaşağı edilmesi ve boğulmasına büyük destek verdi. Nikaragua'da Somozolar'a Guatemala'da da Ubico gibi ABD dostu faşistlere destek verdi. Nikaragua'da Sandinistalar ve Guatemala'da Arevalo ve Arbenz'e karşı muhalefeti iç savaşa dönüştürdü." CIA'nın eski mensublarından John Stochwell'e göre: "ABD, takip ettiği siyasetle Angola, Guatemala, Brezilya, Şili, Kongo, İran, Vietnam, Panama, Peru, Bolivya, Ekvador, Uruguay, Laos, Kamboçya, Tayland, Sri Lanka, El Salvador ve Kore'de yaptırdığı, darbe ve iç savaş insanlık dışı idi. Çok uluslu şirketlerin menfaatı için ABD öncülüğündeki Batılı ülkeler üçüncü dünya ülkelerinde yeraltı ve yerüstü kaynaklarının denetimini ele geçirdiler. Küresel çapta siyasi ve ekonomik bir sistem ile bu ülkelerin siyasi ve ekonomisine hakim oldular." ğ Küresel soykırım ve soygun California'daki Ekonomik Demokrasi Enstitüsünün Başkanı J. W. Smith eserinde "Küresel Soykırımı" şöyle ifade etmektedir: "Sözün özü: Batılı olmayan ülkeler, Batı'nın istek ve emirlerine karşı çıkacak olursa; bedelini kanlarıyla ödemek zorundalar. Asıl terörist devlet ABD'dir. Çünkü 1945'ten bu yana ABD stratejik ve ekonomik menfaatlerini sağlamak için, sürekli olarak terörizmi finanse eder. ABD'nin bu çeşit terörizmi finanse etme eylemleri öylesine sık ve vahşi ki, bunların yanında 11 Eylül saldırısı -varsayalım iddia edilen kişilerce yapılmış olsa bile- ABD'nin terörü yanında çok küçük kalır. ğ ABD ve Batı çifte standartlı ABD'li ekonomist J. W. Smith'e göre: "ABD ve Batı ülkeleri insan hakları, demokrasi ve eşitlikten bahsederler. Buna asla kanmamalıdır. Gerçek ise korkunçtur. İkinci Dünya Savaşından bu yana bir dizi ülkede 15 milyon insan vahşice öldürülmüş ve bu ülkelerin ekonomileri tahrip edilmiştir. Gerçek suçlu ABD ve Batılı ülkelerdir. Ekonomileri ABD ve Batı menfaatı adına tahrip edilen bu ülkelerde yüzmilyonlarca insanın ölümüne yol açılmıştır. Bu gerçekleri bilen kişilerin ve ülkelerin bu yapılanları hoş görmesi imkansızdır. Çünkü yapanlar zalim, yaptıkları zulümdür. Bütün Batılı istihbarat sevrislerinin görevi az gelişmiş ülkelerin Batı'ya bağımlılığını devam ettirmek, dünya yeraltı ve yerüstü tabii zenginliklerini güçlü ülke sanayiine ucuz bir bedelle akışını sağlamak. kendi sanayilerine yüksek fiyatla pazarlar bulabilmek için az gelişmiş ülkelerin sanayilerini, Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Merkezi ile birlikte istikrarsızlık başlatıp çökmelerini temin etmektir..." Görüyorsunuz ben, fakir ABD ve Batı'yı kötülemiyorum. İnsaf ehli yani hakkı hak sahibine veren Batılı ilim adamlarının itiraflarını naklediyorum. Ben Batı'yı çocukluğumdan bu yana hiç sevmedim. (Ömrümün 1 yılı da ABD'de geçmesine rağmen) Batı'yı tanımayanlara sözüm yok. Ancak şu var ki, çok uluslu şirketle (Sam Amca) ile Siyonist çete emrindeki Bush iktidarı el ele vererek dünyaya karşı savaş açmıştır.