AB'nin Kıbrıs ile ilgili gerçek politikasını bilmemiz gerekir. Aksi halde kaybeden biz oluruz. AB'nin Kıbrıs'ta 5 hedefi vardır: 1-Rauf Denktaş'ı tasfiye etmek. 2-KKTC'de muhalefeti iktidara getirmek. 3-Annan Planını KKTC ve Türkiye'ye kabul ettirmek 4-Nihai hedef Kıbrıs'ta KKTC'nin hukuki ve fiili varlığını sona erdirmek 5-Kıbrıs'ta tek bir Türk bırakmamak. (Rumlaşmış Türkler hariç) Bu plan Papandreu ve bazı KKTC muhalif liderlerinin Ledra Palas'taki kararıyla alınmıştır. ABD ve AB Denktaş'sız çözüm istemektedir. Bunlar tek çözüm olarak Annan Planını görmektedirler. Annan Planı, Kıbrıslı Türkleri imha planı olan ve Makarios zamanında hazırlanan planın değişik taktik ve stratejilerle aynı hedefe ulaşmayı öngörmektedir. Bu planın içinde en büyük engel Rauf Denktaş'tır. Bunu Papadopulos, Klerides, Preterteris ve AB yetkilileri açıkça söylemektedirler. 1974 yılında İngiliz Dışişleri Bakanı Callaghan, o tarihteki Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş'e: "Gün gelecek Türk işgal kuvvetleri Kıbrıs'ın rehinesi haline gelecek" demişti. Maalesef -AB hayali ile- KKTC'nin bazı İslâm ülkelerince tanınmasını Türkiye önledi. Kıbrıs'ta yanlış politikalar icra edildi. AB'nin çifte standardı AB'nin Türkiye ile ilgili "İlerleme Raporu"na son anda Kıbrıs meselesini Türkiye'nin önüne şart olarak koyması çifte standarttır. Kıbrıslı Rumlara Türklerle ihtilafınızı çözün denmemiştir. AB Kıbrıs meselesinin çözümünü asla istemiyor. Kıbrıs sadece bahanedir. AB, Türkiye'nin tam üyeliğine kesin olarak karşıdır. Varsayalım Kıbrıs'ta taviz vermiş olsak, Annan planı kabul edilse bile önümüze bir yığın isteklerle taviz isteyeceklerdir. Sadece taviz vereceğiz. Ve bir şey alamayacağız. 1 Mayıs 2004'te AB'ye üye olacak 10 üyeden sadece Slovenya hariç hepsinin problemleri vardır. Hiçbirine problemlerinizi çözün denmemiştir. Kaldı ki Baltık ülkelerinin "Kaliningrad" ihtilafı, İkinci Dünya Savaşına sebep olan "Danzig Koridoru" gibi önemlidir. Rusya ile AB arasında bir savaş sebebi olabilecek bir sorundur. AB'ye güvenmek hatadır 626 üyeli Avrupa Parlamentosunun 231 üyesiyle en büyük siyasi grubu olan Hıristiyan Demokratların Başkanı Alman Hans- Gert Poetreing'e göre: "Türkiye Kopenhag Kriterlerini ve Annan Planını harfiyen uygulasa bile asla üye olamaz... İktidara geldiğimizde ise şu anki Sosyal Demokrat Schröder hükümetinin Türkiye'nin üyeliğini destekleyen siyasetine son vereceğiz..." 1960 anlaşmalarına göre Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadıkları uluslararası kuruluşlara üye olamaz. AB'nin bu anlaşmaları yok saymaya yetkisi yok. Bu anlaşmaların bozulması ancak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında mümkün olur. AB, Rum yönetimini tek Kıbrıs Devleti gibi AB'ye alırsa ki bu karar verilmiştir. Bu anlaşmaları çiğnemiş olur. Hukukun ve ahlakın gereği Türkiye'nin üye olmadığı uluslararası kuruluşlara Kıbrıs'ın da üye olmamasıdır. Bunun anlamı, bu soruna Türkiye ile Kıbrıs'ın birlikte alınmasının çözüm olacağıdır.