Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Üyesi İsveçli Parlamenter Gahrton'un hazırladığı raporda (Sözde) Ermeni soykırımı büyük oy çokluğuyla resmen kabul edildi. Bu karar "Haçlı Zihniyeti"nin tezahürüdür. Raporda 10 Nisan 1921'de Ermeni soykırımının itiraf edildiği yalandır. Bu konuda ne itiraf vardır ne de TBMM bu tarihte toplanmıştır. Kararda "Türkiye Azerbaycan'a verdiği destek ile Ermenistan için bir tehdit meydana getiriyor" görüşü yer almıştır. İngiliz parlamenter Andrew Nicholas Duft'un soykırım iddialarının karardan çıkarılması teklifi 391 oyla reddedilidi. Sadece 96 lehimizde oy kullanıldı ve 15 çekimser kalındı. Avrupa'nın yeni oyunu "Ermenistan'la uzlaşın" yani soykırımı resmen "kabul" edindir. Kararın asıl gayesi Sevr'i hortlatmaktır. Geçmişte Ermenileri Osmanlıyı parçalamakta kullanan Batı, şimdi de Türk Devletini yıkmak ve Türk milletini bölmek için kullanmak peşindedir. AB'nin kararı art niyetli 18 Haziran 1987 tarihinde de son karar gibi bir karar alınmıştı. Avrupa Birliği'nin son olarak kabul ettiği "Güney Kafkasya Raporu" yaptırım gücü olmayan temenni mahiyetinde ise de; aslında Ermeni tasarılarının hedefi tazminat ve topraktır. ABD, Fransa, İtalya Avrupa Birliği gibi dünyanın birçok ülkesinde kabul edilen Ermeni soykırımının nihai hedefi (4 T projesi)dir ki, bunlar; Terör, Tanıma, Tazminat, Toprak talebidir. Karar maksatlıdır. Esasen AB'nin nihai hedefi Doğu Roma (Bizans)ı yeniden hortlatmaktır. Bir nevi AB'den Türkiye'ye Ermeni tehdididir. Kararda Türk düşmanlığı ve korkusu vardır. Dahası "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" havası hakim. Tarihleri soykırımlarla dolu olanların aldıkları bu karar ne kadar sevimsizdir. Osmanlı soykırım yapmamıştır. Ancak Ermeniler'in, Rusya, İngiltere, Fransa ve diğerlerinin desteği ile en az 1.5 milyon insanı katlettiği Osmanlı ve Genelkurmay arşivleri ile sabittir. Bu ülkeler önce kendi tarihlerine baksınlar. Alınan karar ile AB şu mesajı vermiştir: "Biz size (Türkiye'ye) zarar verecek herşeyin yanında ve sizin menfaatinizin karşısındayız. Ne zaman uyanacaksınız. Sırada Sevr var unutmayın" demektedirler. Karar siyasidir Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin Ermeni soykırımı ile aldıkları kararlar siyasidir. Hiçbir parlamento, tarihi karar alamaz. Tarihe ait bir hadiseyi belgelere dayanarak ancak insaf ehli tarihçiler verebilirler. Kafkasya'da ABD'nin gücü yanında acizliğini raporunda alenen itiraf eden AB'nin, Türkiye'yi yanına alması gerekirken 87 yıl önceki bir hadiseyi gündeme getirerek ülkemizi dışlaması ve ABD'nin safında savaşa itmesi Batı'nın tuzağıdır. Kararda Türkiye'nin AB adaylığının fırsat bilinmesi ve ülkemize baskı yapılması açıkça istenmektedir. AB abesle iştigal ediyor görüntüsü içinde Türkiye'yi bölmek istiyor. Türkiye'nin tavrı Türkiye için hazırlanan siyasi, ekonomik, sosyal tuzaklar karşısında Türk milleti son derece şuurlu, basiret ve feraset sahibidir. Ama maalesef Türkiye'yi idare edenler idare edilenler gibi değildirler. Milliyet Gazetesinin 28 Şubat 2002 tarihli sayısında Güngör Uras'ın "Üç dış güç aldı bizi götürüyor" yazısı şimdiki halimizi özetlemektedir: "Türkiye üç dış güce teslim olmuş durumda. Onlar bizi nereye götürürlerse gidiyoruz. Biz nereye gittiğimizi bilemiyoruz... 1- Dış politikada ABD yönetimine teslim olduk. Bize ne görev verilir ise yapıyoruz. (Harbe gir) derlerse gireceğiz... 2- Ekonomi politikalarında IMF yönetimine teslim olduk. Ne derlerse yapıyoruz... 3-İç politikada Avrupa Birliği yönetimine teslim olduk. Ne derlerse yapıyoruz..." AB, ABD ve IMF'nin istekleri esarete giden yoldur. Onursuz yaşamayı kabul ve tescildir. Bazı egemenlik haklarının bunlara devridir. AB, ABD ve IMF'nin karşısında "başka emriniz var mı? Emredersiniz!" durumuna düşürüldük. Ancak maske düştü, yüz göründü. Ama halen gaflet uykusunda olanlar uyanmadı. Kurtuluşumuz AB'ye girmekte değil, özümüze dönmektedir. IMF'den borç alarak servetlerimizi ölü eşek fiyatına çok uluslu şirketlere satılması değil yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi işleterek, üretmekle mümkündür. ABD'nin hegemonyası için değil kendi milli menfaatlerimize göre dış politika takip etmektir.