Ah Arvasi Hoca ah!

A -
A +

"Dünyada bekâ, halkta vefa yoktur." Asr-ı Seadet'ten (hatta Hazreti Âdem Aleyhisselam'dan) bu yana; Allahü teâlânın nice dostları deni dünyadan, ebedi âleme göç ettiler. Onlar kendilerine takdir edilen ömürlerinin her nefesini Rıza-i ilahiye kavuşmak için harcadılar. Dünyanın "deniz köpüğü gibi" geçici, ahiretin "sonsuz" olduğu sırrına ererek yaşadılar. Ne mal, ne şan, ne makam, peşinde koştular. Bunları ahiret yolunda kullandılar. Dünya malı zahmetle elde edilir, kıskançlıkla saklanır, hasetlerden korunur ama ölüm ile terk olunur. Akıllı kişiler nihayetsiz olan ahiret hayatına yatırım yaparlar. Her asırda sıradan olmayan, sembol ve örnek insanlar gelir. Bu mübarekler, Allahü teâlânın dostlarını örnek alır, kendilerini insanlığa hizmet için vakfederler. Onlar, âlemlere rahmet, yaratılanların en efdali, güzeller güzeli olan sevgili ve şerefli Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkı ile ziynetlenirler. O'nun yolu İslâmiyettir. O'na uymak ibadettir. O'na uyanlar şükredenlerden olurlar. Zemherirde bahar oldular İşte 31 Aralık 1988 Cumartesi günü çalışma masasında, daktilosu başında günlük makalesini yazarken son nefesini veren; S. Ahmed Arvasi onlardan biriydi. Yokluğuna alışmaya çalışıyorduk ki acılar acıları izledi. S. Ali İhsan Arvas, Prof. Dr. İsmet Miroğlu, S. M. Kasım Arvas, S. İbrahim Arvas, S. M. Emin Garbi Arvas, S. Bedreddin Arvas, Prof. Dr. Orhan Karmış Hoca ve zamanımızın bir danesi rahmetli Hüseyin Hilmi Işık gibi nur nehirleri, ahiret deryasına kavuştular. Şimdi cennetten bir bahçe olan mübarek kabirlerinde sevdikleri ile birlikteler. Biz farkında olmasak da kınından çıkan kılıç gibi hizmetlerine devam etmektedirler. "Senede bir gün" de olsa; bu kıymetli insanları hatırlamalı, temiz ruhlarına okumalı ve feyizlerinden hissedar olmalıyız. Onu çok özlüyoruz Yıllar su gibi akıp geçiyor, ama onsuz geçen günler yıl gibi. Koskoca 13 yıl geçmek bilmedi. Son yıllarda dünya hızlı değişiyor. Her gün yeni problemlerle karşılaşıyor ve akıl soracak bir bilge arıyoruz. Arıyoruz ama S. Ahmet Arvasi gibisi nerede? O pedagogdu, sosyologdu, eğitimciydi, mütefekkirdi, yazardı... Hepsi bir yana insandı, hâzâ insan! Ona "Asrımızın Yesevi'si" diyenler yanılmıyorlardı. Âlimin ölümü âlemin ölümü gibi imiş. İnanın boşlukları yaman hissediliyor, yerleri dolmuyor. Bu kıymetli insanların yazıları, sohbetleri, hizmetleri dün olduğu gibi; yarın da gök kubbemizi aydınlacak. Gelin bu yazıyı Arvasi Hoca'nın "İNSANLIK KİMİ ÖZLEDİĞİNİ BİR BİLSE!" yazısından birkaç cümle ile süsleyip, bereketlenelim: Kesip saklanacak cümleler "..... İnsanlığın içinde bulunduğu (ahvâli) düşündüm de, şanlı peygamberimi ve O'nun aziz kadrosunu özledim. Şu anda, hepimiz, O'na ne kadar muhtacız... Zulüm idareleri altında inleyen, sömürülen "sahte tanrılar" karşısında boyun eğdirilen, (putlaştırılan) kanlı diktatörlerin hayalleri ile ürperen milyonlarca hatta milyarlarca insanın halini düşündüm... "Emanetleri ehline vermezseniz kıyameti bekleyiniz", "Bir saat adalet, bin rekat nafile namazdan daha üstündür" diyen ve bunu yaşayan Sevgili Peygamberimizi özledim... Ve "Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır... Hak yolda akıtılan bir damla mürekkep, şehid kanından daha mübarektir" diye buyuran Sevgili Peygamberimi özledim... O'nun yüce kadrosunu, muhteşem ve mübarek Sahabiler ordusunu özledim. Asırlarca O'nun nurlu izini takip eden (Ecdad-ı İzamı) özledim..." Adım gibi inanıyorum ki, Arvasi Hoca özledikleri ile birlikte. Gel de imrenme...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.