Katolik Kilisesinin emri ile Argon Kralı Ferdinand, uzun süren savaşlar neticesi "Gırnata"yı işgal ederek 700 yıllık "Endülüs Devleti"ni yıktı. Papa, Ferdinand'a "Katolik unvanı" ve "azizlik payesi" verdi. Sadece "Kurtuba"da 1 milyon el yazması eser yakıldı. Hıristiyanlar milyonlarca Müslümanı Hıristiyan yaptılar. Karşı gelenleri öldürdüler. Kadın ve kızların ırzına tecavüz edildi. Yüzbinlerce Müslüman (milyona yakın) Cezayir ve diğer Kuzey Afrika ülkelerine sürüldü. Bled isimli bir köy papazı "Rodrigo de Zagas" isimli eserinde Napoli ve Ceneviz'den kiralanan kadırgalarda Cezayir'e giden 140 bin Müslümanın 100 bininin yolda öldürülüp denize atıldığını yazar. Gemi sahipleri ikinci sefer ve para kazanmak için kilisenin emri ile bu cinayeti işlediler. Kardinal Xımenez 1497'de Gırnata'ya gelerek mal ve para karşılığı Müslümanları Hıristiyan yapmak istedi. Müslümanlar tepki gösterdiler. 1499-1500 yıllarında Müslümanlar isyan ettiler. İspanyol ordusu Müslümanlara katliam yaptı. Ve Endülüslü Müslümanlar için çileli yıllar başladı. Şehirler yağma edildi. Neticede İspanya'da tek bir Müslüman bırakılmadı. Bir misyonerin itirafına göre: "700 yıllık Endülüs'ü yıktık. İstanbul 550 yıldır Türklerin elinde, ancak İstanbul ve Anadolu yeniden Hıristiyan ülkesi olacaktır. Bunu savaş ile değil Türkleri Hıristiyan yaparak bu hedefe varacağız." Anadolu'da Hıristiyan emelleri Hıristiyanların önümüzdeki 10 yıllık hedefi (2000-2010) Türk halkının en az 5 milyonunu Hıristiyan yapmaktır. Misyonerlerin faaliyetleri bölgelere göre değişiktir. Doğu Anadolu'da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu'da Hıristiyan Kürt devleti, Doğu Karadeniz'de Pontus, Güneydoğu'da Keldani ve Yezidi devleti kurmak ve bunları AB'ye almak. Ege ve İstanbul'un Hıristiyanlara ait olduğunu kabul ettirmek ve surlar içinde (İstanbul'da) Vatikan gibi Ortodoks dini devleti kurmak. Güneydoğu'da Hıristiyan olanların Fırat Nehrinde vaftiz edilişi ve bu vaftizde Batılı büyükelçilik memurlarının yer alması devletin malumudur. Ne hazindir ki, devleti idare eden bürokrat ve siyasilerin çoğu bu tehlikeyi görmüyorlar ya da Batı'yı gücendirmek endişesiyle görmemezlikten geliyorlar. Türkiye'de Endülüs metotları Müslümanlar Tarık bin Ziyad komutasında 711 yılında İspanya'nın tamamını, 732'de Güney Fransa'yı fethettiler. Paris'e 100 km yaklaştılar. Kurtuba geceleri caddeler ışıkla aydınlanırken, 700 sene sonra Londra'da sokaklar ancak aydınlandı. Kurtuba'da yollar parke taşlarıyla döşeli iken; Paris'te caddeler diz boyu çamur içinde idi. Dinlerarası diyaloğun fikir babası Montgomery Watt'ın itirafı şöyledir: "Endülüs'te Müslümanların kültürel üstünlüğü karşısında ezilen ve çoğu rahiplerden meydana gelen oryantalistler, kendi halklarına (Hıristiyanlara) her şeye rağmen Hıristiyanlığın üstün olduğunu gösterebilmek için İslâmı kötülediler. Ve Müslümanlardan satın aldıkları hainlerle İslâmı kötüleyen ve ehl-i sünnet itikadını yanlış yorumlayan eserler ve vaazlarla Müslümanları dinlerinden soğutarak zemini hazırladılar." Ve bugün aynı strateji ve taktik Türkiye'de icra edilmektedir. Genç nesillerin dini bilgi ve Kur'an-ı kerimi öğrenmesi çeşitli şekillerde önlenmek istenmektedir. Ve kalbleri Allahü teâlâ ve Sevgili ve Şerefli Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) sevgisinden dimağı, İslâmi bilgilerden mahrum olan gençler; dolar, kadın, fuhuş, vize imkânı, burs, Türkiye dışında iş gibi imkânlarla Hıristiyan yapılmaktadır. Hidayet Allahü teâlâya aittir. "Bir kuluna iman verdi ne vermedi. İman vermedi ne verdi! Bütün dünyanın mal ve para varlığı onun olsa ne kıymeti var. İman en kıymetli hazinedir. İslâm dinine uygun imanı olanın yeri Cennettir. Olmayanın yeri ebedi Cehennemdir." İngiliz casusu Hempher'in hatıratında şu itiraf yer alır: "Müslümanların imanları ellerinden alınarak tıpkı Endülüs gibi İslâm Dünyası Hıristiyanlaştırılacaktır." Şu anda Türkiye'nin durumu (her konuda) Endülüs'ün son devrine benzemektedir. İnşallah sonumuz Endülüs'ün sonuna benzemez.