Avrupa Birliği samimi mi?

A -
A +

Müzakere için tarih veren AB, takvim vermek için önümüze şu şartları sürecektir. 1- Kıbrıs'ın Sevr'i olan Annan planı (Aslında İngiliz planı) 2- Ege'de 12 mil kabulü 3- Kıt'a sahanlığının Yunan tezine göre (Ege Yunan gölü) halli 4- Heybeliada'da Rum Ruhban Okulu 5- Fener Ortodoks Rum Patriğinin Ekümenik statüsünün hukuken tanınması (fiilen AB ve Türkiye tanımış durumda) 6- Ayasofya'nın kilise haline gelişi 7- Ege'de hava sahası 8- FIR hattı 9- Surlar içinde Vatikan gibi Ortodoks din devleti kurulması ve uzun vadede bunun Bizans'a dönüşmesi 10- PKK militanları ve Öcalan'ın serbest bırakılması 11- Dış borç ve faizleri karşılığı Bor ve Toryum başta olmak üzere stratejik zenginliklere el konulması 12- Türk silahlı kuvvetlerinin küçültülmesi 13- İlk safhada Kuzey Irak'ta Kürdistan kurulması 14- Ermeni soykırımının tanınması 15- Azınlık (Rum, Ermeni, Yahudi) vakıflarının gayri menkul sahibi olması ve Vakıflar Bankasına intikal eden eski mülklerinin iadesi için dava açılması 16- Tarih kitablarının yeniden yazılması 17- Kardak ve Ege'deki bütün kayalıkların Yunanistan'a devri Bu saydıklarım sadece ilk sırada yer alan istekler olacaktır. Nihai hedefleri "Anadolu Türklere bırakılmayacak kadar kıymetlidir ve Hıristiyanlığın anavatanıdır" düşüncelerini gerçekleştirmek olacaktır. Türk Devletini yıkmak ve Türk Milletini bölmek ise Batı'nın zaten hedefidir. Batı'yı tanıyan bir kişi olarak Batı'ya (AB ve ABD) asla güvenmiyorum. Kerhen evet Kopenhag Zirvesinde Türkiye ile ilgili alınan karar tabiri caizse kerhen alınmış bir karardır. Kararın bağlayıcı yönü yoktur. AB'nin bu kararı almasında AKP iktidarının büyük gayreti olmuştur. Ama AB kararı almaya kendini mecbur hatta mahkum hissetti. Batı'ya göre Türkiye'yi bu coğrafyada başıboş ve kendi başına bırakmaya gelmez. Jeopolitik durumu ve en az bin yıllık tarihi bir misyonu ve mirası var. 43 yıldır kapıda başarılı olarak beklettiği gibi; uzun yıllar da AB'nin bekleme salonunda oyalamalıdır. İslâm ve Arap dünyası ile arasını açmak için Irak ile savaşa sokulmalıdır. Türk dünyası ile arasına buzdan duvar örmek için CIA ve MOSSAD ajanı olan satılık Türkleri, Orta Asya'da kanun dışı işlerde kullanmalıdır. AB Kopenhag Zirvesinde mademki 1963 Ankara Anlaşmasında söz verdik ve Helsinki Zirvesinde adaylığını kabul ettik; müzakere tarihi için tarih verdiler. Aksi halde AB'nin Hıristiyan kulübü olduğu teyid edilmiş olurdu. Bu ise Türkiye'nin şahsında İslâm dünyasında olumsuz bir görüntü sergilerdi. Türkiye'yi almasalar bile alacak gibi davranarak; İslâm dünyasına (Müslüman-demokrat-laik-Batı kültürlü) modelini sunmuş olacaklardır. 11 Aralık 2002 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Attilâ İlhan'ın ifade ettiği gibi "... Yabancılaşma=kültürsüzleşme..."dir. Biz Osmanlı'yı reddetsek de Avrupa bizim Osmanlının devamı olduğumuza inanıyor. Avrupa'nın maziden günümüze uzanan "Haçlı kini" sönmemiştir. Ne kadar gizleseler de Etna Yanardağı gibi zaman zaman patlıyorlar. Diego (Paris) görüşü: "Hayır, Türkiye'nin modern Avrupa'da yeri yok... Türkiye'nin Avrupa'daki geçmişi, kanlı savaşlar, şiddet kullanımı ve fetihlerdir... Bu geçmişin sonuçları Balkanlar'da halen yaşanmaktadır..." şeklindedir. Ancak bunları söyleyen o insanlar unutmasınlar ki, Osmanlı 600 yıl adaleti ve hoşgörüsü ile Balkanlar'da huzura vesile olurken, Batı'nın tarihi işkence, soykırım ve katliamlar tarihi oldu!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.