Balkanlar'da Osmanlı efendisi

A -
A +

Aliya İzzetbegoviç, Balkanlar'ın son Osmanlı Efendisidir. Büyük insanlar zor günlerin adamıdır. 1940 yılında kurulan "Genç Müslümanlar" teşkilatının, ilmi eğitim kolu "el- Hidaye"nin en ateşli savunucusu oldu. Hüsrev Bey, Çareva ve Bistrik camileri gençlerin mekanı olur. Yardım toplayıp muhtaçlara dağıtırlar. İlk eylemleri 1943 yılında Trebeviç sinemasında, İslâmiyete hareket eden İtalyan filmini protesto ile başlar. Film gösterilirken Aliya İzzetbegoviç ayağa kalkar, filmin İslâmiyete haraket ettiğini ifade eder ve seyircileri coşturur. Ve film vizyondan kaldırılır. Daha sonra Yeniden Doğuş, Mücahid, Zemzem ve İslâm Düşüncesi isimli dergileri çıkarırlar. Her zaman söylerdi: "Ben şimdiye kadar daima Müslüman kaldım. Ve bundan sonra da Müslüman olarak kalacağım. Bugün İslâm için çalışmaktayım. Ve hayatımın sonuna kadar da İslâm için çalışacağım. Çünkü benim için İslâm yüce, iyi ve güzel olan ne varsa hepsinin öz adıdır... Ben her zaman ülkemi sevdim ve severim. Fakat otoriteyi ve makamı, şöhreti hiçbir zaman sevmem. Sadece otoriteye riayet edebilirim. Çünkü ben sevgimi özgürlüğe adadım... Ey teslimiyet senin adın İslâmiyettir..." (Teslimiyetten maksadı Allahü teâlâya teslim olmaktır.) Milletin sevgili (dedo)su Aliya İzzetbegoviç, bir mücadele adamı, hukukçu, (25 yıllık avukat), devlet adamı, savaşçı (başkomutan), mütevazı (asla kibirli değil) Bosna-Hersek halkına göre "İçimizden biri idi" Osmanlı aşığı ve Osmanlı Efendisi idi. En ümitsiz anlarda duaya, Allahü teâlânın yardımına, ahlak ve hukukun üstünlüğüne inanırdı. Batı karşısında komplekse girmedi. İslâmi kimliğe sahip çıktı. Osmanlıyı sevdi. Batı'nın fen ve tekniğini, refahını geldiği noktayı takdir etti. Ama Aliya İzzetbegoviç'e göre Batı'nın gücü ekonomi ve askeri gücünden gelmektedir. Manevi ve ahlaki gücü ise sıfırda kalmaktadır. Batı'nın tekniği, fenni alınmalıdır ama dejenere olmuş değerleri asla benimsenmemelidir. İslâm Dünyasının kurtuluş reçetesi aslına dönüştedir. "İslâm en iyisi ama bizler en iyisi değiliz. Batı'yı tenkit ettiğimiz kadar, onunla rekabet etmeyi düşünebilsek keşke çağımız maddenin dünyaya hakim olduğu çağdır. Ve manevi unsurdan mahrum olduğu için çağımızda zulüm hakimdir. İnsanlık küçük bir azınlığın esiridir. İnsan paranın ve maddenin kölesi oldu. Bu kölelikten ancak İslâmiyet kurtarır. Bizim geleceğe karamsarlıkla bakmaya ne hakkımız vardır, ne de bunun için bir sebebimiz. Biz, Bosna halkı olarak bize yapılan saldırının Allahü teâlâ tarafından bize yollanmış bir ceza olduğunu düşünüyoruz. Bosna'da günah işleniyordu, gaflet ve sapkınlık vardı ama aynı zamanda özgürlük için büyük bir mücadele de verildi. Allah bize mücadelemizin mükafatını ihsan etti. Biz inanıyoruz ki, ancak güçlü milletler büyük imtihanlarla karşılaşır. Güçlü milletler de, ahlaki ilkelerine bağlı olan, kendisi olarak kalmayı bilen, en zor şartlar altındayken bile kendini dünyaya kaptırmayan milletlerdir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.