Geçen gün Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinden sıkıntılarını anlatan bir faks aldım. Bugün sizlere o fakstan bölümler aktarmak istiyorum: "Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı mensupları olarak size, Yunanistan'ın, uluslararası antlaşmalarla tanınmış tek azınlık olan Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının devlet eliyle etnik kimliğinin tanınmasının reddi ve bu çerçevede, azınlığın dernekleşme özgürlüğünün ihlali hakkında makamınızı bilgilendirmek amacıyla yazıyoruz. Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı, hâlâ temel hak ve özgürlüklerinden yararlanma konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu çerçevede, en temel sorunlardan birisi, Yunanistan'ın, azınlığın etnik kimliğini tanımayı reddetmesi olup, ısrarla sürdürülen bu politika nedeniyle isminde 'Türk' kelimesi bulunan sivil toplum örgütlerimizin kuruluşları reddedilmekte, faaliyette olanlar ise kapatılmaktadır. Bu sivil toplum örgütlerinden en kayda değer olanı ve en eskisi, 1927 yılında sosyal, kültürel ve sportif amaçla yasal olarak kurulmuş olan İskeçe Türk Birliğidir. Birlik, kuruluşunu takip eden süre zarfında 1984 yılına kadar ilgili Yunan yasa ve yönetmeliklerine uygun olarak ve tam uyum içerisinde faaliyet göstermiş, ancak 1984 yılında, feshedilmesi yolunda devletin başlattığı hukuki bir sürece muhatap kalmıştır. Bu süreç, Yunanistan Yargıtayı (Arios Pagos) Genel Kurulunun, Birlik'in, alt mahkemenin hakkında vermiş olduğu fesih kararının iptali talebiyle yapmış olduğu temyiz başvurusunu reddetmesiyle, 2005 yılı Şubat ayında sonuçlanmıştır. 7 Şubat 2005 tarihli kararına göre, Yunanistan Yargıtayı Genel Kurulu, savcının "Birlik'in, Yunanistan'da yaşayan bir Türk azınlığı olduğunu ileri sürme çabalarıyla yabancı bir ülkenin çıkarlarına hizmet ettiği ve var olmayan bir azınlık sorunu oluşturduğu"na yönelik iddialarını kabul ederek, İskeçe, Türk Birliğinin temyiz başvurusunu, "kamu düzenine aykırılık" suçlamasına dayanan mülahazalarla reddetmiştir. İskeçe Türk Birliğinin temyiz başvurusu Yunanistan Yargıtayı Genel Kuruluna sevkedilmeden önce, 2003 yılı Eylül ayında Yargıtay 4. Dairesinde görülmüştür. Bu duruşmada, raportör hakim, alt mahkemenin vermiş olduğu fesih kararının Yargıtay tarafından onanması durumunda Yunanistan Anayasası ile medeni kanununun, ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin hükümlerinin ihlal edilmiş olacağını açıkça belirtmiştir. Yargıtay Genel Kurulunun onamış olduğu fesih kararı, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Avrupa Birliğinin temel insan hak ve özgürlükleri alanında yerleşmiş normlarına da aykırılık arzetmektedir. İskeçe Türk Birliği üyeleri ve her biri Türk etnik kimliğini sahip sadık Yunan vatandaşları olan azınlık mensupları, Avrupa Birliğinin, bir taraftan aday ülkelerden, azınlıkların korunmasını da içeren Kopenhag kriterlerine sıkı sıkıya uyulmasını beklerken, diğer taraftan Yunanistan'ın bu tür uygulamalarına göz yumulmasından üzüntü duymaktadır. Bu durumun, Avrupa Birliğinin benimsediği değerlere gölge düşürdüğüne inanmaktayız. Azınlığın uluslararası camiadan beklentisi, Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının etnik kimliğini beyan etme ve örgütlenme haklarının desteklenmesi ve Yunanistan'ı, azınlık ile devlet arasındaki toplumsal barışa zarar verecek girişimlerden kaçınmaya teşvik etmesidir. Azınlık, 20 yılı aşkın bir süredir kararlılıkla sürdürdüğü haklı davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyarak, demokratik bir şekilde adalet arayışına devam edecektir." ..... Not: 466 Batı Trakyalı Türk'ün adı soyadı, mesleği ve imzaları bende saklıdır.