Batının defteri açılıyor

A -
A +

Hatırlarsınız, ırkçılık en katı şekilde Güney Afrika Cumhuriyetinde tatbik edildi. Beyazlar (toplam nüfusun % 13'ünü teşkil ettikleri halde) ülkenin ekonomik ve siyasi imkanlarını ellerinde tuttular. Geri kalan % 87'si son derece çorak topraklar üzerinde yarı bağımsız bir idare ile yönetiliyordu ki hapiste gibiydiler. 1948'den 1999'a kadar bu böyle sürdü. Ancak Mandela ve Frederik de Klenk ırkçılığa son verdiler. Verdiler ama hâlâ % 10'luk bir kesim, ülke ekonomisinin yarısı üzerinde söz sahibi. Güney Afrika ekonomisi diğer Afrika ülkelerinden çok farklı. Zira bu ülke dünyanın en büyük altın üreticisi olmanın yanında maden kömürü, krom, vanadyum, mangenez, andoluzit, antimon, asbest, fluor, fosfat, demir, çinko, kurşun gibi rezervlerde başa oynuyor. Elmas ve uranyum kaynakları ile göz kamaştırıyor. Irkçılar damgalandı Durban Konferansına katılan 3 bin sivil toplum kuruluşu İsrail'i ırkçılıkla suçladılar. Söz alan Mısır delegesi "Sonuç bildirisinde hangi cümlelerin yer aldığı önemli değil ama Durban sokaklarında İsrail'i protesto eden onbinler dünyaya gereken mesajı vermişlerdir" dedi. Birleşmiş Milletler Genel kurulunda 1975 yılında (3379 sayılı karar) siyonizm ırkçılıkla eşdeğer sayılmış ve Türkiye buna katılmıştı. Şimdi ne değişti ki İsrail ve siyonizmin savunmasını üstlendi. Ama karar ne olursa olsun İsrail damgalanmıştır. Soykırım yine var Miloşeviç 1989'dan bu yana Sırpların dışındakilere baskı ve soykırım uyguladı. Makedonya halen ırkçıdır ve Makedon olmayanları yaşatmamaktadır. Çin, Doğu Türkistan'da, Hindistan, Keşmir'de ırkçılık yapmaktadır. Kuzey Amerika'da Kızılderililer hâlâ horlanmaktadır. Durban konferansı devam ederken ABD'de 2 beyaz erkek siyah bir kadını kaçırıp göğsüne "K...K...K..." yazmışlardır ki bu "Klu klux klan" manasına gelmektedir. Söz konusu kadın ağır yaralı olarak hastahanede yatarken ABD bu konferansta alınacak kararları tanımayacağını açıklamıştır. İsrail'e Durban şoku İsrail'de çıkan Yediof Ahranof Gazetesi tam 3 sayfasını Durban Konferansına ayırmış ve diğer gazeteler de Durban şokuna büyük yer vermişlerdir. İsrail basını son günlerde "Bütün dünyanın Yahudi düşmanı olduğu" paranoyasını işlemeye başladı. Gazeteler "Hitler bile bunu hayal edemezdi... Yahudiler dünyanın düşmanı görülüyor... Bize bir millet olarak yaşama hakkı tanınmıyor... Yahudiler'e duyulan nefret, Filistinliler'e duyulan aşktan önce geliyor... Bütün dünya bize karşı..." gibi görüşlere yer verdi ve dünyayı "dev anası" gibi tanımladı. Hele "İsrail sanık sandalyesinde" manşeti yaşadıkları şoku göstermektedir. İsrail basını hırsını Kofi Annan'dan çıkarmakta, hep birlikte BM Genel Sekreterine yüklenmektedirler. Osmanlıyı yıkan, Türk Devletini bölmek isteyen batının eski defterleri açıldı. Bu kirli defterin yapraklarından sızan kokusu ayan beyan ortaya çıkacak iken 11 Eylül saldırısı gerçekleşti, gündem değişti. Irkçıların hesabı bir başka bahara kaldı. 11 Eylül saldırısı ile Batı'nın açılan defterleri yeniden kapatıldı. Not: Son cümle hariç bu yazı 11 Eylül'den önce yazılmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.