Türk ve İslam Dünyasında, Müslümanları kendi öz benliğinden, milli ve manevi değerlerinden kopararak, altın ve gümüş tepsiler içinde; Batı'nın değerleri yani (zehiri) sunulmaktadır. Bu görevde, Hıristiyan Batı potasında eritilerek kendi değerlerine düşman edilmiş (sözde) aydınlar baş rolde kullanılmaktadır. Ve bu rol yalnız bugün değil geçmişte de vardı. "... yıl 23 Temmuz 1908. O gün Sirkeci tren istasyonunda binlerce aydın, saatlerdir tatilden dönen İngiliz elçisini bekliyor. Derken tren, istasyona geldi. İngiliz elçisi Malet, vagonundan indi. Ortalık (yaşa, varol!) seslerinden, el kol sallayışlarından geçilmiyordu. Bir gören olsa, Osmanlı Devletinin en büyük bayramı kutlanıyor sanırdı. Elçi Malet, karşılayanlara sıradan bir tebessüm gösterip, dinmek bilmeyen alkışlar arasında, iki beygirin koşulu olduğu özel kupa arabasına yöneldi. İşte o anda bizimkiler (sözde Osmanlı aydınları) varıp beygirleri çözdüler. Arabaya kendilerini (at yerine) koştular. Ve ve ve... Beygirler yerine Türk aydınlarının çektiği gösterişli araba elçiliğe doğru hareket etti. Aynı aydın İttihat ve Terakkiyi omuzlamıştır. Aynı aydın Meşrutiyeti göklere çıkarmıştır. Aynı aydın geçmişine, milli ve manevi değerlerine ters düşmüştü..." (Gürbüz Azak Türkiye Gazetesi 16. 11. 1993) İngilizler için büyük bir İslam alim ve evliyasının teşhisi şöyledir: "İslamın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslamiyeti bir ağaca benzetirsek, başka kafirler, fırsat bulunca bu ağacı dibinden keser. Müslümanlar da bunlara düşman olur. Fakat bu ağaç bir gün filiz verebilir. İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder. Besler. Müslümanlar da onu sever. Fakat gece kimse anlamadan köküne zehir koyar. Ağaç öyle kurur ki, bir daha filizlenemez. Vah vah çok üzüldük diyerek Müslümanları aldatır. İngilizlerin, İslama böyle zehir satması demek, para, mevki ve kadın gibi, nefsani arzular karşılığında satın aldığı yerli münafıkların, soysuzların elleri ile İslam alimlerinin hiçe sayılması, İslam kitaplarının ortadan kaldırılmasıdır." İngilizin Osmanlı düşmanlığı "Son üç asırda, Türk ve İslam alemi, nerede bir ihanete uğramışsa, bunun altında mutlaka İngiltere vardır. Osmanlı Devletini yıktılar. Osmanlı İmparatorluğu topraklarında 23 adet irili ufaklı devletler kurdular. Bunun sebebi Müslümanların kuvvetli ve büyük bir devlet kurmasına mani olmaktı. İslam ülkeleri diye isimlendirilen memleketler arasında devamlı birbirine düşmanlıkları ve savaşları kışkırttılar. Osmanlının yıkılışından bu yana Ortadoğu'da savaşlar devam etti. Sadece cepheler değişti... İngilizlerin İslamiyeti yok etme savaşında, vatanına, milletine, dinine, hizmet etmek isteyen Müslümanları aldatmak için kullandıkları en tesirli silahları İslamiyeti asra uydurarak modernleştirmek, İslamiyetin aslını ortaya çıkarmak propagandaları içinde, dinsizliği yerleştirmekti... Her türlü vasıtalar kullanılarak Müslümanları ilimde ve fende geri bıraktılar. Müslümanların ticaret ve sanatlarına mani olundu. İslam ülkelerindeki güzel ahlakı yıkmak, İslam medeniyetini ortadan kaldırmak içki, fuhuş, eğlence ve kumar gibi illetler yaygınlaştırıldı... Osmanlı İmparatorluğunda açılan misyoner mekteblerinde ve kiliselerde aldatılan gayr-i müslim vatandaşlar Osmanlıya karşı ayaklandılar... İngilizlerle birleşip Osmanlıları arkadan vuranlar, hiç rahat yüzü görmediler... 1990 yılında Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Abdülmecid (Mısır, Filistin ve Ortadoğu en rahat ve huzurlu günlerini Osmanlı zamanında yaşadı) itirafını yapmıştır..." İngiliz Batı'nın simgesidir. Diğerleri İngilizden göğüs farkı ile arkasında olmuştur.