Beyrut Zirvesi

A -
A +

Arap Birliği ülke liderleri 27-29 Mart 2002 tarihleri arasında Beyrut'ta toplandılar. Zirvede Filistin'deki İsrail soykırımı ve kapalı görüşmelerde Irak ve Saddam'ın durumunun ele alındığı ifade edilmektedir. Arafat'ın katılma ihtimali yüzde 50 idi. Fakat Filistin Hükümeti, İsrail'in öne sürdüğü şartları dikkate alarak ve "geri dönmesine izin vermeme düşüncesi" üzerine zirveye katılmadı. Bahreyn Emirine göre: "Arafat olmasa bu zirvenin ne önemi var"dır. İsrail'de "Şahinler" Arafat'a izin verilmemesini, "Güvercinler" yani Dışişleri Bakanı Şimon Peres ve taraftarları Arafat'a izin verilmesini savundular. Şartlı izinle iki taraf memnun edilmek istendi ancak Arafat gitmedi. İngiliz haber ajansı Reuter'e göre Arafat, Beyrut'a giderse dönmeyebilirdi. Filistinlilere göre: "Arafat, İsrail'in teklifini kabul etmektense zirveye katılmaz." Suudi Arabistan'ın barış planı Suudi veliaht prensi Abdullah'ın hazırladığı plan zirvede görüşülecektir. Bu plana göre: 1-İsrail'in 1967'den bu yana işgal altında bulundurduğu topraklardan çekilmesi, Golan Tepeleri ve Lübnan'ın 4 Haziran 1967 sınırına geri dönmesi, 2-Birleşmiş Milletlerin 194 sayılı kararıyla uyumlu olarak Filistinli mülteciler meselesine tam bir çözüm için anlaşma, 3-Başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti (Batı Şeria-Gazze), 4-Arap-İsrail çatışmasına son verilmesi, İsrail ile barış, 5-Bölgedeki bütün devletlerle teferruatlı barış, 6-İsrail ile barış ve normal münasebetler. Bu şartların İsrail ve Filistinlilerce kabulü çok güçtür. Esasen ABD de barış planına aşırı ilgi göstermedi. Büyük saldırı hazırlığı Washington Post'un manşetten verdiği haberde "İsrail büyük taarruza hazırlanıyor." Köy, kent ve kamplara saldıracak ve şu ana kadar yapılan en şiddetli saldırısı olacak. İsrail'de çıkan Yediot Ahranot gazetesi de aynı haberi vermektedir. Bu gazetede Şaron'un ABD Başkan Yardımcısı Dich Cheney ile yaptığı bir anlaşmaya göre; ateşkes çalışmaları başarısızlıkla neticelenirse, İsrail'in yapacağı büyük saldırıya ABD destek verecek ve saldırı daha önce eşine rastlanmadık şekilde olacaktır. Şaron'un barbarca kan dökücü politikasının Filistin halkının mücadelesini engelleyemediği; İsrail halkının da can güvenliğini sağlamadığı bir gerçektir. İki hafta önce İsrail yüzlerce Filistinli'yi öldürdü, bir o kadarını yaraladı. Binlerce Filistinlinin kollarını damgalayıp "Şin Bet"in işkence odalarında zulmetti. Ortadoğu'da sular gittikçe ısınıyor. Barış uzakta duruyor. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Filistinlilerle, ülkesi dahil herşeyini kaybedeceğinden korkan İsrail arasında savaş, çok uzakta görünen barış sağlanıncaya kadar aynı şiddette devam edecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.