Herkesin bildiği gibi medeniyetin hamisi rolünü kimseye kaptırmayan ABD'dir. Her dem bunu dile getirir. New York eyaletinde 1977 yılının Temmuz ayında yıldırım düşmesi sonucu birkaç gün elektrikler kesilmişti. Bu olay gayet normal bir olaydı, ancak normal olmayan elektriklerin kesilmesiyle birlikte New York'ta olağanüstü hal ilan edilmesiydi. Çünkü elektriklerin kesilmesiyle birlikte şehirde yağmalama olayları baş göstermiş, yetkililer de çareyi sokağa çıkma yasağında bulmuşlardı. Oysa cihan devleti olarak nam salmış Osmanlı Devletinde asırlarca Türk-İslam medeniyeti ne güzel tatbik edilmişti. İşte bizzat batılı kaynaklardan alarak sizlere sunduğum bir iki örnek: Fransız seyyahlarından "Grelot"un 1680 senesinde Paris'te neşredilen "Relation nouvelle d'un voyage de Constantinople" isimli eserinin 236. sayfasında: "... Vaktiyle Romalıların yaptığı gibi halkın hamama gidebileceğini ilan eden çan sesini beklemeye artık lüzum yoktur. Türk hamamları sabahın saat dördünden itibaren açılır ve ancak akşam sekize doğru kapanır. Bütün bu müddet zarfında hiçbir gürültü ve kavga olmaz. Hiç kimsenin elbisesi yahut kesesi çalınmaz. Ve (Latin şairi Ovide'in) elbiselerini muhafaza için kapıda beklemesini istediği bekçiye de hacet olmaz." Türkiye'de İngiliz sefirliği (Büyükelçilik) yapan Sir James Porter'in 1769'da Londra'da Fransızca olarak neşredilen "Observations sur la legion, les loix, le gouvernement et les moueurs des Turcs" isimli eserinin ikinci cilt 51-53. sayfalarında: "... Türkiye'de yol kesme vakalarıyla, ev soymak ve hatta dolandırıcılık ve yankesicilik vakaları adeta meçhul gibidir. Harp halinde olsun, sulh halinde olsun, yollar da evler kadar emindir. Bilhassa ana yolları takip ederek bütün imparatorluk arazisini en mutlak emniyet içinde baştan başa katetmek her zaman mümkündür. Daimi bir seyrüseferle yolcu adedinin çokluğuna rağmen hadisenin fevkalade azlığına hayret etmemek mümkün değildir. Birçok seneler içinde ancak bir vakaya tesadüf edilir... Türklerin ceza korkusundan daha yüksek bir sebebten dolayı suç işlemekten çekinmeleri lazım gelir. O kadar geniş bir memlekette imparatorluğun bir ucundan öbür ucuna birçok yollardan gidilebildiği için, yakayı ele vermeksizin hırsızlık da yapabilir, adam da öldürebilir. O takdirde mücrimlerin uzak bir vilayete iltica etmeleri içten bile değildir ve beşer basiretinin bu gibi hareketlere mani olmak imkan ve ihtimali yoktur... Şurası muhakkak ki İstanbul'da Türkler tarafından işlenmiş yankesicilik, dolandırıcılık ve soygunculuk vakaları son derece nadirdir. İnsan bu şehirde Bulgarlardan sakınmalıdır. Çünkü onların ekserisi hilekâr ve dolandırıcıdır. Bununla beraber, bütün bunlara rağmen İstanbul'da huzur ve emniyet içinde yaşamak ve kapılarını hemen her zaman ardına kadar açık bırakmak mümkündür..." Siz karar verin Bir tarafta Batı medeniyetinin zirvesinde olan ABD'nin en büyük şehrinde 34 saat elektrikler kesilince onbinlerce dükkan soyuluyor. Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Diğer tarafta namaz vakti esnaf dükkanını açık bırakıp camiye gittiği halde, hiçbir hırsızlık olayı olmayan Osmanlı Devleti. Daha doğrusu onun şahsında Türk-İslam medeniyeti. Batı'nın teknik ve fenni elbette alınır, taklit edilir. Ancak Batı'nın örfü, âdeti, ahlâkı alındığında son feci olur. Milli ve manevi değerleri tekrar yeşertmek, bu olayları bitirmekle eşdeğerdir.