BM Kıbrıs plânı

A -
A +

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırladığı ve Kıbrıslı Türkler ile Rumlara verdiği plan bir ültimatom mahiyetindedir. Plan Türk ve Rumları memnun etmekten ve Kıbrıs meselesini çözmekten ziyade ABD ve AB'yi memnun edecek mahiyettedir. Elbette planda siyasi eşitlik ve bazı maddeler Kıbrıslı Türklerin lehine atılmış adımlardır. Ancak rapor Rumların menfaati ön planda tutularak hazırlanmıştır. Bu plan ile Türkiye ve Kıbrıslı Türkler bir nevi köşeye sıkıştırılmıştır. Rauf Denktaş'ın ABD'de kalb ameliyatı geçirmesi ve Kıbrıs'a gitmesine sağlık sebebiyle izin verilmeyişi, Ecevit iktidarının emaneten oluşu, AKP iktidarının henüz başlamaması, başbakanın dahi belli olmadığı bir zamana denk getirilişi ile Türkiye zamansız ve hazırlıksız yakalanmıştır. Cevap için 7 gün (18 Kasım'a kadar) ve müzakere için ise 30 gün tanınması, sonucun 12-13 Aralık 2002 tarihinde Kopenhag Zirvesine kadar yetişmesi istendiğindendir. Rapor tuzaklarla doludur BM'nin hazırladığı 156 sayfa ve haritalarla birlikte 172 sayfalık rapor Kıbrıslı Türklere ve Türkiye'ye tuzaklarla doludur. Bu raporun kabulü Kıbrıs'ı vermek demektir. Raporun asıl maksadı Kopenhag Zirvesinde Türkiye'ye tarih vermek istemeyen Avrupa Birliği raporla birlikte anlaşma sağlanamadığını bahane ederek tarih vermeyecektir. Sadece söz verecektir. Kıbrıs meselesi 1974'ten bu yana en kritik günlerini yaşamaktadır. Kıbrıs'la ilgili çok sayıda yazı yazdım. Bu yazılarım en az 3 kitap hacmindedir. Önümüzdeki günlerde bu meseleyi peşin hükümlü olmaksızın; mümkün olduğu kadar objektif ve gerçekçi bir açıdan okuyucularıma arz edeceğim. Çözüm değil çözümsüzlük getirir Asırlardır savaşların ve ihtilafların asıl kaynağı İngilizler olmuştur. Kofi Annan'ın hazırladığı bu plan aslında İngilizlerin hazırlayıp, Kofi Annan'a verdikleri plandır. Planda Kıbrıslı Türklere ait geçmiş ile mukayese edilemeyecek derecede lehte maddeler olduğu bir gerçektir. Bu asla inkâr edilemez. Ama bu lehte maddeler arasında Kıbrıslı Türkler ve Türkiye aleyhinde korkunç tuzaklar da vardır. Bunların kabulü ile KKTC'nin ekonomisi ve sosyal yapısı derhal çöker. Bu uzun vadede ENOSİS'i gerçekleştirmek demektir. Çok sayıda aleyhte maddelerden Güzelyalı'nın Rumlara iadesi KKTC'nin çöküşü demektir. Zaten su kaynakları az olan KKTC'nin su kaynağı bu bölgedir. Hem tarım arazisidir. Narenciye bahçeleri ile doludur. KKTC'nin ihracatının yüzde 75'i bu bölgede yetişen narenciye ile temin edilir. Rumların AB'ye girmesi mahzurludur Planın tartışılması ve kabulü için tek bir gerçek vardır. Türkiye, AB'nin üyesi olmalıdır. Aksi halde Lozan'da tesis edilen ve Türkiye'nin tavizleri, Yunanistan'ın fiili durumları ile denge Türkiye aleyhindedir. Yine Kıbrıslı Rumların AB üyesi olması üzerine denge Türkiye aleyhinde olacaktır. Varsayalım Kıbrıs'ın tamamı AB üyesi olsa ve Türkiye AB dışında bırakılsa Kıbrıslı Türklerin durumu 1903-1974 döneminden çok daha kötü olacaktır. Rumların arkasında Yunanistan ve AB, Kıbrıslı Türklerin arkasında ise sadece boşluk olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.