Bazen bir şeyi özelleştirmemek (satmamak) milli menfaatlerimiz gereğidir. Bor, THY, TEKEL, TELEKOM bunlardan birkaçıdır. Kaldı ki, "Bor"da zarar söz konusu değildir. Devletin para musluğu olan bor ve TEKEL'i özelleştirmek akla ve mantığa olduğu gibi; ekonominin kanunlarına da ters düşer. Ayrıca "Bor"un özelleştirilmesi Anayasa'nın 168'inci maddesine ve 2840 Sayılı Kanun'a aykırıdır. Bor madeninin tamamının özelleştirilmesini ABD'li tekeller (firmalar) ısrarla istemektedirler. Kaldı ki ABD'de bor madeni özel şirketlerin değil, devletindir. Maden devletin, işletme özelleştirilsin formülü de işlemez. Başta ABD olmak üzere, dünyanın göz diktiği bor madenleri devletin kasasında kalsın. Başka ülke ya da taşeron kişilerin cebine girerek, peşkeş çekilmesin. Halka arzı ve yüzde 40'ının özel şirketlere devri sadece oyundur. Neticede bu zengin kaynak zayi olur. Borun özelleştirilmesini isteyenlerin arkasında ABD'nin U.S. Borax, Citycorp ve Sanbeerg şirketleri vardır. Bazı bürokratlar adeta bunların adına çalışıyormuş gibi görüntü veriyorlar. Eti Holding'in elinde bor, uranyum, taryum ve alüminyum madeni ve tesisleri var. Bir oldu-bittiyle Eskişehir gümüş madenleri, Antalya elektro-metalurji ve krom, Elazığ bakır ve krom madenleri Eti Holding bünyesinden çıkartılarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na devredildi. ABD, bor madeninin yüzde 11'ine sahip olduğu halde U.S. Borax tek başına dünya bor ihracatının yüzde 55'ini yapıyor. İstanbul Üniversitesi Ticaret ve Banka Hukuk Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, bor madenlerinin özelleştirilmesinden vazgeçilmesinin en akıllı hareket olacağını ifade ederek şöyle dedi: "Bakanın söylediklerinin gerçekleştirilmesi, büyük bir yatırım sermayesine ihtiyaç gösterir. Bu yatırım sermayesi de öyle az buz bir sermaye değildir. Türkiye bugün içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle bu sermayeyi dışarıdan temin etmek durumunda kalacaktır. Dışarıdan gelenler de bu stratejik madenin üstüne oturmaya kalkışacaklardır. Bugün için bunların özelleştirilmesinden vazgeçilmesi en akıllı harekettir." DYP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya, bor madenlerini özelleştirmenin, Türkiye'nin geleceğini ipotek altına almakla eşanlamlı olduğunu savunarak, "Bor madenlerinin özelleştirilmesi kararından vazgeçilmezse, Meclis çatısı altında ölüm orucuna başlayacağım" dedi. DYP'li Yalçınkaya, DYP Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve DYP Eskişehir Milletvekili Sadri Yıldırım ile birlikte Parlamento'da düzenlediği basın toplantısında, stratejik bir madde olan bor madenlerinin endüstriyel bir hammadde niteliği taşıdığını ve 250 alanda kullanıldığını anlattı. DYP'nin özelleştirmenin yanında olduğunu, ancak bugüne kadar yapılan bütün özelleştirmelerin "yağma, kayırma ve suiistimallerle malul" bulunduğunu savunan Yalçınkaya, şöyle konuştu: "Bor madenlerinin stratejik değeri olması nedeniyle özelleştirilmesi halinde çok ciddi sorunlar yaşayacağımız için özelleştirilmesine şiddetle karşıyız. Eti Holding A. Ş.'nin elinde bor havzalarının 2840 Sayılı Kanun kapsamında ve devlet eliyle işletilmesi zorunludur. Bu kanun değişmedikçe özelleştirme yapılamaz. Ayrıca daha önce kamulaştırılan sahalarla ilgili olarak eski sahiplerinin sahaları tekrar geri alma hakları mevcuttur. Bor madenlerinin hukuki durumu özelleştirmeye uygun değildir." "Hükümet bu konudaki niyetini kamuoyuna açıklamalıdır. Özelleştirme İdaresi'ne, bor madenlerinin özelleştirilmesi işleminin iptal edildiğine dair yazı yazmalıdır. IMF'ye teslim olmuş Hükümetin kararını şiddetle kınıyoruz. Bor madenlerinin özelleştirilmesi kararından vazgeçilmezse Meclis çatısı altında ölüm orucuna başlayacağım" diye konuştu. Bor'la ilgili olarak geçen hafta yazdığım yazıdan sonra Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'den bir faks aldım. Sizlere bu faksı aynen aktarmak istiyorum: "Sayın Özfatura, Değerli şahsınızı ilgi ile takip eden birisi olarak, bor madenlerimiz konusunu, gözlemlerimi de içeren şekilde irdeleyen, 5 Nisan 2001 tarihli "Stratejik bir madde olan 'bor'u özelleştirmek hatadır" başlıklı yazınız için teşekkür ederim. Bor madenlerimiz Türkiye'nin içinde bulunduğu korkunç durumdan çıkabilmesi için Allah'ın bizlere vermiş olduğu son şanstır. Her türlü uyarıya rağmen bu madenlerin bir oldu bitti ile peşkeş edilmesi tehlikesi bugün bile birçok menfaat çevresinin gizli gündemini teşkil etmektedir. Böyle bir durum ile karşılaşmamak için bu önemli konunun hep beraber takipçisi olmaya sonuna kadar devam edelim. Çanakkale Savaşı'nda düşmana karşı harp etmiş atalarımız ile bugün bor madenlerinin peşkeş çekilmesini engellemeye yönelik mücadele aslında aynı olguların farklı tecelli şeklidir. Ülkemiz menfaatlerini her şeyin üstünde tutacak ve bizleri millet olarak hayırlı bir gidişe sevk edecek adımları en kısa zamanda görmeyi temenni eder, değerli yazınız için teşekkür ederim. Saygılarımla... Sinan Aygün Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı"