Bor ile ilgili yazılarımı ısrarla okuyucularım istemektedirler. Hatta bu konunun televizyon programlarıyla kamuoyuna anlatılmasını talep etmektedirler. Çünkü kamuoyu, dünyadaki bor rezervinin yüzde 70'ten fazlasının Türkiye'de olduğunu ve en az 2.5 milyar ton bora sahip olduğumuzu ve bunun ise dünya piyasa değerlerine göre 1 trilyon dolar olduğunu, Türkiye'deki borun dünyanın 350 yıllık ihtiyacını karşılayabileceğini ve sanayide en az 450 maddede kullanıldığını ilk defa öğrenmişlerdir. Bor 1978 yılında devletleştirilmiş olup; bunu işleten Eti- Bor kâr etmekte ise de, verimli değildir. İstenildiği takdirde bu kârı en az 5 misline yani 1 milyar dolara çıkarmak mümkündür. Elbette borun özelleştirilmesi maskesi altında (şimdiden tespit edilen) muhtemelen ABD şirketlerine ölü eşek fiyatına satılmasına karşıyız. Ama devlet dövize ihtiyaç duyduğu bu kriz döneminde borun mümkün olan kârını neden 1 milyar dolara çıkarmıyor? Bunu engelleyen güçler kimlerdir. Dünya bor piyasasında büyük gelir sağlayan uluslararası şirketler, bu gelirini Türkiye'den bor alarak yapmaktadırlar. Bor kamulaştırılmadan önce gelir 50 milyon dolar idi. Bugün 300 milyon ise de, uzmanlara göre bu gelirin 1.5 milyar dolara çıkarılması mümkündür. Deterjan sanayiinden kullanılan "sodyum perborat"ı ithal etmekteyiz. Bu ise Türkiye'nin ucuza sattığı tinkal ve perborattan yapılır. Hammaddeyi ucuza satıp sodyum perboratı fahiş fiyata alıyoruz. AB ülkeleri kazanıyor. Avrupa'ya hammaddeyi 140 dolara satıyoruz. 667 dolar fazlası ile 817 dolara satın alıyoruz. Yıllık kaybımız 150 milyon dolardır. Yani bordan kazanılan 300 milyon doların yarısı sadece deterjan sanayiinde kullanılan (sodyum perborat)'a gidiyor. ABD ve AB, Türkiye'yi bir bor deposu olarak görmektedir. İç piyasada 250 dolar olan boru dışarıda 140 dolara satıyoruz. ABD'nin isteği ile 1957'de Türkiye'deki boru "Demirperde ülkelerine satışını yasakladık. Bor üzerinde hakimiyet kuran ABD, şimdi bora sahip olmak istemektedir. Telekom'un, CIA'nın yan kuruluşu bir firmaya, borun ise ABD firmalarına verileceği şayiası kuvvetlidir. Dünya piyasasında satılan borun yüzde 88'i Türk malıdır. Ama kazanan ABD'li firmalardır. TEKEL, ABD'nindir. Bor madeninin Türkiye'de işlenmesini önlemek için iç piyasada 250 dolara satılıyor ve sanayici boru işleyemiyor. Dışa 140 dolara satılan bor, iç piyasada da 140 dolara satılsın. Ama bu AB ülkelerinin işine gelmez! IMF buna karşı, Bush karşı, olur mu öyle şey! Eti-Bor yüzlerce Türk işadamını farklı fiyatlarla batırarak bir nevi AB ve ABD'ye hizmet etmiştir. Bu görüş Türkiye Madenciler Derneği Başkanı İsmet Kasapoğlu'nun görüşüdür. Eti Holding, Danıştay'a bu fiyat farkının sebebini açıklamaktan imtina etmiştir. Yani açıklayamamıştır. Her halde devlet sırrıdır? Kaldı ki ABD'nin boru dış piyasada 25 dolardır. (Kalitesiz olduğu için) FP Adıyaman Milletvekili Mahmud Göksu ve arkadaşları bor için Meclis Araştırma Önergesi vermiştir. Bilim adamlarımız da borun özelleştirilmesine (yani özelleştirme maskesi altında ABD'ye satılmasına) karşıdırlar. Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Anıl, uzay teknolojisinde de kullanılan bor madenini 21. yüzyılın petrolü olarak tanımladı. Dünya bor rezervinin yüzde 70'inin Türkiye'de olduğunu belirten Prof. Dr. Anıl, "Türkiye'nin dış borcu 106 milyar dolar. Türkiye'deki bor madeni rezervinin değeri ise bunun on kat üstünde. Geleceğimizi satmayın"dedi. Hükümetten Türkiye'deki bor madenlerine sahip çıkmasını isteyen Prof. Dr. Mesut Anıl, "Tüm dünyayı kontrol etmek gayesinde olan ABD'nin dünya bor rezervindeki payı, ancak yüzde 13. Bu maden sadece Türkiye, ABD, Şili, Peru, İtalya, İran ve Rusya'da çıkmaktadır. Bu yüzden de oldukça değerlidir. Bor madenleri Türkiye'nin geleceğidir" diye konuştu. "Orta Doğu için petrol nasıl bir lütufsa, bor madeni de Türkiye için aynı anlamı taşıyor" diyen Prof. Dr. Anıl, daha sonra şunları söyledi: "Ne yazık ki, bu madeni işleyebileceğimiz tesis yok. Bor madenini işletmeler kurup mamul hale getirip satarsak, dünya tröstü biz oluruz. Ama bunu maalesef bu kafayla gerçekleştiremeyiz" Bor, Eskişehir Seyitgazi, Kütahya Emet, Balıkesir Bigadiç, Sultançayır, Bursa Mustafakemalpaşa bölgelerinde çıkarılıyor. Ama ne yazık ki, bu madeni işleyecek tesis kuramıyoruz." Kurdurmuyorlar!..