Biliyorsunuz 11 Eylül'den bu yana hep saldırı ile ilgili görüşlerimizi arz ettik. Bu eylemin gayet planlı olduğunu, yüksek teknoloji kullanıldığını ve çok sayıda kişi ve kuruluşun müdahil olduğunu defalarca anlattık. Her seferinde de bu profesyonel saldırının CIA, MOSSAD ve Şahinler Grubu'na çalışan ekip tarafından yapıldığının altını çizdik. ABD'nin 2004 yılı yapılacak başkanlık seçimleri için Demokrat Parti adayı olan Lyndon la Rouche de bizim görüşümüzü paylaşmakta ve "11 Eylül hadisesi, bir makyaj operasyonudur. Tam uluslararası mali ve parasal çöküşün yaşandığı dönemde yapılmıştır. Bunu gerçekleştirenler, katiyen ABD dışındaki güçler değildir. Başka ülke insanları kullanılmış olabilir. Fakat bu içerdekilerin işidir. Hedef, ABD'de bir yönetim darbesi yapmak ve ülkeyi savaşa sürüklemektir. Perde arkasındakiler hedeflerine ulaşmak için başka operasyonlar da yapacaklardır. (Şarbon mikrobu gibi) Halk kışkırtılacak, ordu ister istemez savaşa sürüklenecektir. Bunu durdurmalıyız..." diye haykırmaktadır. Ama bu haklı ses tez susturuldu. Yahudi sermayeli gazete ve televizyonlar tamtamları çalınca kulaklar tıkandı, gözler bağlandı. Ve savaş başladı... Peki buna ne diyecekler? Şimdi "Ben ABD'ye güvenirim" diyen Sayın Ecevit'e sormak gerek. Acaba bir başkan adayı olan Lyndon la Rouche'e neden güvenmiyor. Yoksa oda mı Usame'nin adamı? Bakın sözkonusu senatör cesaretle devam ediyor: "CNN ve Fox TV'nin yayınlarına kapılmayın. Ülkeyi savaşa sürüklemek, İkiz kuleye saldıranların maksatlarına alet olmaktır. ABD Afganistan'a müdahale edeceğine, pek çok ülke için tehdit oluşturan İsrail'i durdurmalı ve Ortadoğu'da barışı sağlamalıdır. Çünkü buradaki kriz, Asya'da verilmesi planlanan savaşın bir parçasıdır." Senatör elbette doğruları söylüyor lakin "Amerikalıların her türlü hakkı vardır, fakat kendi ülkesini idare etme hakları yoktur" vecizesini unutuyor. Maalesef dünyanın jandarması olarak tanınan ABD, bir Yahudi, Rum, Ermeni çiftliğidir. Yahudiler Nil'den Fırat'a Büyük İsrail, Ermeniler Hazar- Karadeniz- Akdeniz arasında "Büyük Ermenistan", Rumlar ise İstanbul surlarının içinde Ortodoks bir din devleti kurabilmek için ABD'yi uçuruma attılar. Bu hayırsız lobiler ABD'nin çöküşünü başlattılar. Nasıl ki Osmanlıyı onlar yıktıysa, ABD'nin de başını çok ağrıtacaklar... Vefa borcu böyle mi ödenir? İstiklal Harbini verdiğimiz günlerde Afgan halkı (ağır şartlar altında yaşamalarına rağmen) kefen parası için sakladıkları altınları bile toplayıp bize gönderdiler. Savaştan sonra Türkiye'yi ilk tanıyan ülke Afganistan oldu. Oysa biz "vefasızlık"tan da öte "nankörlük" içindeyiz. Etyen Mahçupyan halkımızın hissiyatına tercüman olarak "Dünyanın bütün toplumları (nasıl yaparız da kendi çocuklarımızın hayatını tehlikeye atmayız) diye uğraşırken, Türkiye ABD'nin taşeronluğuna talip oluyor. Üstelik bunu ilkesel nedenlerle değil, siyasi beklenti karşılığında yapmalıymışız." diyor ve soruyor "Biz ne zamandan beri başkalarının paralı askeri olduk?"