Başkan Bush, ABD Musevi lobisinin elinde bir nevi "esir"dir. Birleşik Devletler'i Bush değil, Şaron ile ABD Yahudi lobisi idare etmektedir. ABD ekonomisinin bel kemiği silah sanayiidir. Silah üreten şirketlerin yüzde 92'si ise Yahudi sermayesinin kontrolündedir. Ve aylardır silah fabrikaları 24 saat ve 3 vardiya olarak çalışmaktadır. Hazinenin yüzlerce milyar doları silah şirketlerinin kasasına akmaktadır. Bush, Irak'a saldırıda kesin kararlıdır. İnşaallah Bağdat'ta mübarek kabirleri bulunan İslam büyüklerinin hürmetine; Amerika'nın Irak macerası 1989'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali gibi ABD'nin sonunun başlangıcı olur. (Amin). Savaşın bedelini milletimiz ödemesin Türkiye'nin savaşı isteme ya da istememe hakkı yoktur. Türkiye ne yaparsa yapsın ABD'nin Irak'a saldırısı ile kendini dolaylı da olsa savaş içinde bulacak ve çok ağır bir bedel ödemeye mahkum edilecektir. ABD'li yetkililer beyanlarla ülkemizi idare edenleri aldatmaktadırlar. Bush'un Irak'a saldırısının ilk 5 hedefinden biri Kuzey Irak'ta Kürdistan kurulmasıdır. Irak'ın toprak bütünlüğünün parçalanması, siyasi birliğin bozulması ise fiilen mevcut olan Kürdistan'ın hukuken ve siyaseten devlet olarak ortaya çıkışının itici gücü olacaktır. Türkiye'nin bunu önlemesi çok zordur. ABD ve AB'yi karşısına alıp bunlara karşı savaşması gerekir. Savaş nerede olursa olsun ağır hasar verir. Unutmamak gerekir ki savaşlarda yenen de yenilen de çok şey kaybeder. Bush, geçimini komşularıyla yaptığı ticarete bağlayan Türk insanını değil, kendisini 150 oy fark ile iktidar yapan petrol şirketlerinin kârını düşünmektedir. Kaçakçılık Turgut Özal'ın sınır ticareti ile önlendi. Ama Körfez Savaşı ile bu ticarete darbe vuruldu. Sadece sınır ticareti sebebiyle kaybımız 35 milyar dolardır. Terörle mücadele; İslamiyetle savaştır Elbette terörü asla tasvip etmiyoruz. Ve daima karşısında da yer aldık ve terörü destekleme gafletine düşmedik. Ama ABD'nin terörle mücadelesi sadece kılıftır. Dünyanın stratejik bölgelerini ve petrol sahalarını işgal için bir senaryodur. İslam dünyası ile ABD bir kültür savaşı içindedir. İslam dünyasının kendi kimliğine sahip çıkmasını, alternatif bir medeniyet ve düşünce sistemi olarak yeniden filizlenmesini engelleyecek bir strateji tespit edilmiştir. Weekly dergisinde de ifade edildiği gibi: "Müslümanlar doğumdan ölüme kadar Hıristiyanlar gibi yaşamalıdır. Sadece Müslüman ismi taşıyabilir ve Müslüman mezarlarına gömülebilir. Hıristiyan Batı medeniyetini beğenmeyen ve Batı'nın hakimiyetine karşı çıkan her Müslüman fundamentalisttir. İslamı yaşasın ya da yaşamasın fark etmez." Ben Türk-İslam medeniyetinin aşığıyım. Batı medeniyetini beğenmiyorum ve Batının hegemonyasına hangi maske ile olursa olsun karşıyım. Terörle mücadele ettiğini söyleyen şu anki ABD yönetimi, uluslararası hukuk kaidelerini menfaatleri için reddettiğini ABD Senato Dış İlişkiler Komisyonu raporunda itiraf etmektedir.