Yargının yükünü sırtında taşıyan ve her türlü takdirin üstünde olan 11 bin hakim ve savcının seçme ve seçilme hakkı yoktur. Yeni anayasa değişikliği ile bu haklara sahip olunacaktır. HSYK'ya üye seçme Yargıtay ve Danıştay'ın tekelindedir. Partiler kapatılmadan evvel evraklarına el konulması ve partinin kendini savunamaması demokrasi ayıbıdır. Değiştirilemez maddeleri anayasaya yerleştirenler, hakikatte bürokratik merkezin sistem içindeki güvencesini gözetmişlerdir... YARSAV hakim ve savcıların çalışma şartlarını incelediği araştırmada, yargı mensuplarına HSYK'nın belirlediği terfi kriterlerini sordu: Ankete katılanların yüzde 80.17'si terfide yetersiz ve subjektif olduğunu söyledi. Her şey normal işlerse referandum Temmuz 2010'da yapılacak. 4 aylık maratonda TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, siyasi partiler ve Yüksek Seçim Kurulu bu konuda faaliyet içinde olacak. Geçmişte istifa eden Pakistanlı hakimler darbe anayasasına karşı çıkmışlardı. Anayasa profesörü Mustafa Kamalak "Bu anayasa Türkiye'ye yakışmıyor" dedi. 11 bin hakim ve savcı 6 milyon 643 bin 308 dosyanın ağır yükü altında son derece feragat içinde çalışmaktadır. Avrupa Birliğinde bir hakime düşen dosya sayısı yıllık 100'dür. Türkiye'de ise 850'dir. Avrupa Birliğinde hakim ve savcı yılda 100 gün çalışıyor. Türkiye'de 350 gün çalışmaktadır. Bir ömür boyu statükoculardan "Vesayet rejimi"nin eskimiş sloganlarını ezberledik: "Sivil darbe", "Sivil dikta", "Türkiye giderek Batı'dan uzaklaşıyor ve Orta Doğu ülkesi oluyor", "Laiklik elden gidiyor", "Cumhuriyet tehlikede", "Yargı siyasallaştırılmak isteniyor..." gibi. Ancak gördük ki bunların hepsi boş sözmüş. Aslında imtiyazlı olanların saltanatları sallanıyor. "Nice edebiyatçımız ve aydınımız hürriyet hasretinden prangalar eskiterek göçüp gittiler." Demokratik devlet güneş gibidir; ışığını verirken çiçek ayırmaz. Hukukta dün öyle idi bugün böyle olamaz. 22 Temmuz 2011 genel seçiminde AK Parti yeniden iktidar olursa bürokratik oligarşik zümre erir. Telaşları bundan. Hukuk dediğim dedik değildir. Yargıda hiçbir kuruluş hukukun üstünde olamaz. Üstün olan hukuktur. 1960'tan bu yana darbeler Türkiye'yi yarım asır geriye itti. Türkiye'de güçler savaşı var. Devlet ile millet arasındaki buzdan duvarlar yıkılmalıdır. Umudunuzu kaybetmeyin önümüz bahardır.