Bir çok dalkavuk şahsi menfaatleri için "Kemalizm"i din haline koymak istediler. Ve Mustafa Kemal'i putlaştırdılar. Bu konuda adeta yarıştılar. Yarıştıkları şeyleri yazmaktan haya ederim.
1928 yılında bir kısmı ilahiyat profesörü olan 10 profesör "İslamiyeti islah projesi" hazırladılar. İslamiyet Allahü teala'nın dinidir. Bütün güzellikler, üstünlükler, azamet ve Kibriya sahibi Allahü teala'ya aittir. O'nda hiçbir kusur yoktur.
İslamiyeti islah küfürdür. İslamiyet zirvedir. Bu projede namazın Türkçe okunması, mescidlerde müzik aleti gibi bir yığın saçmalıklarla dolu idi. Bu projede imzası olan Prof. Köprülüzade Fuad, Prof. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Prof. İzmirli İsmail Hakkı, Prof. Halil Halid, Prof. Halil Nimetullah, Prof. Mehmed Ali Ayni, Prof. Şerefaddin Yaltkaya (Diyanet Başkanlığı yaptı) Prof. Arapkirli Hüseyin Avni, Prof. Hilmi Ömer, Prof. Yusuf Ziya'dır.
Bu layiha 1947'de Büyükdoğu Dergisinde yayınlandı. Eşref Edip Bey, Prof Yusuf Ziya ile konuşur. Benim imzam yok. Bu layiha da emr-i vaki yapıldı der. Ziya Gökalp'in akıl hocası olan Yahudi Moiz Kohen (Tekin Alp)ın "Kemalizm" isimli 1936 tarihli eserinde onbirinci bölümünün ilk sayfasında "Kahrolsun şeriat hükümeti" başlığı altında İslamiyete hakaretler vardır. CHP'nin danışmanı Moiz Kohen olmuştur. (Yahudi asıllı) İslamiyeti islah projesinde imzası olan 10 kişiden sadece Yusuf Ziya imzasını inkar etmiştir. Diğerleri idamdan korktukları için susmuşlardır. İstanbul İmam Hatip Mektebinin ilk müdürü Celaleddin Ökten'e cumhuriyetin ilk yıllarını gördüğün halde nasıl oldu da CHP'ye üye oldun, sorusuna yalnız ben değil, bütün hocaları isteğimiz dışında üye yaptılar. Mustafa Kemal İstanbul'a geldiğinde Haydarpaşa'da karşılamaya getirdiler, bazılarının başında sarık vardı. 1932'ye kadar müsaade edilmiş idi. Mustafa Kemal "Bu ne rezalet? Kim bunlar? Bunların burada işi ne?" diye bağırdı. Türkiye Anayasasına "Laiklik" İsmet İnönü tarafından 1937'de girdi ve Türkiye'nin dini İslam ibaresi kaldırıldı. Laiklik "dinin devlete" mukabeleten "devletin de dine" müdahale edememesidir.
İnönü laiklik yerine "Ladinilik" uygulamıştır. İnönü ve onun rahle-i tedrisatında yetişenler laikliği din düşmanlığı olarak uyguladılar. Ama sadece İslamiyete karşı. Ferdler laik olmaz, devletler laiktir. Ferdler ya dinli ya da dinsizdir. İbadete de müdahale edilmiştir. Ezan-ı Şerif, kamet 1950 yılına kadar devam etmiştir. Ezan-ı Şerifin aslına dönüşü, Demokrat Parti gibi CHP oylarıyla kabul edilmişse de Adnan Menderes'in idamının gerekçesi de Ezan-ı aslına döndürmede vardır.
ABD Büyükelçisi Sherrill'e göre İslamiyetle ilgili namaz kıldıran imam ve ezan-ı şerifi okuyan müezzinin dışında herşey lağv edilmiştir. Şeyhülislam medreseler, Mahkeme-i Şer'iyyeleri, tarikatlar, dervişler, dergahlar lağv olmuştur.
Kazım Karabekir Paşa'nın ifadesine göre Mustafa Kemal, 14 Ağustos Heyet-i İlmiye'de Türk Ocağında verilen çay ziyafetinde "Kur'an-ı Türkçeye aynen tercüme edilmesini" ister. Necla Çarpan isimli bir CHP ileri geleninin son derece iğrenç kitabının kapağı şöyledir: "Ölümsüzlük aleminden seslenen Atatürk, Türk milletine ve bütün dünya milletlerine ilahi nutkunu veriyor. Yurtta sulh, cihanda sulh diyor."
Kazım Karabekir Paşa son derece güzel, ilmi, tarihi ve dini bir konuşma yaparak Kur'an-ı Kerim'in Türkçeleştirilmesine karşı çıkar. Mustafa Kemal hiddetlenir ve şöyle söyler: "Evet, Karabekir; Arapoğlu'nu Türk oğullarına öğretmek için Kur'an'ı ,Türkçeye tercüme ettireceğim. Ve böyle okutturacağım. Ta ki, budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler." İşin gerginlikte olduğunu gören Hamdullah Suphi ve Ruşen Eşref "Paşam çay hazır, herkes sofrada sizi bekliyor" der. Heyet-i ilmiye üzgün ve düşüncelidir.