Darfur meselesi

A -
A +

Sudan, Afrika'nın yüzölçümü olarak en büyük ülkesidir. Ülkeyi boydan boya kateden Nil Nehri'nin etrafındaki bereketli topraklar modern tarım usullerine göre işlenmiş olsa yalnız Sudan değil bütün Afrika'nın gıda meselesi hallolur. Sudan'ın kuzeyinde Arap asıllı Müslüman, güneyinde ise Habeş asıllı Hristiyanlar çoğunluktadır. Yıllardır güneydeki Hristiyanlar Sudan'dan ayrılmak için iç savaşı sürdürmektedir. Bu yetmiyormuş gibi Sudan'ın batısındaki Darfur ihtilafı ve çatışmalar 21 yıldır devam etmektedir. Darfur son yıllarda dünya gündeminde çokça bahsedilen bir konudur. Birleşmiş Milletler ve Batı'nın raporlarına göre son 4 yılda 2.5 milyon insan yerlerinden göç etmiş ve 200 bin kişi ölmüştür. Barış görüşmelerini çıkmaza sokan ise Batı ülkeleridir. Çünkü Batı kendi eliyle olmayan çözümü çözüm olarak kabul etmez. Sudan'ın Darfur ve güneyi petrol ve doğal gaz bakımından çok zengindir. İç savaşın arkasında Batılı petrol şirketleri vardır. Sudan bir Arap ülkesi olmasına rağmen Arap ülkelerinin yalnız medyası değil politikacıları da Darfur ihtilafına ilgisizdir. Arap medyasına göre: "Sudan'ı parçalamaya ve zenginliklerini çalmayı amaçlayan siyonist-ABD komplosudur." Darfur krizi coğrafi, etnik, siyasi sebeblere dayalı ciddi bir insanlık krizidir. 2003'ten bu yana Darfur'da "böl-parçala-yönet" siyaseti icra edilmektedir ve Darfur'da 4 milyon kişi yardıma muhtaçtır. Sudanlı yetkililere göre Darfur meselesi Batı dünyasının kendi çıkarları doğrultusunda ortaya attığı suni meseledir. Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir; Sudan'a Afrika gücü yerine Birleşmiş Milletler Barış Gücünün yerleştirilmesi Sudan'ın yeniden sömürgeleşmesi olduğundan reddetti ama Batı'nın baskısı ve ambargo tehdidi üzerine kabule mecbur kaldı. Mayıs 2006'da Sudan Kurtuluş Hareketi ile Sudan hükümeti arasında Nijerya'nın başkenti Abuja'da barış imzalandı. Anlaşmanın içeriği Sudan hükümeti tarafından desteklenen milislerin silahsızlandırılması ve bunların Sudan ordusuna katılmasıdır. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Ömer el- Beşir yönetimi için "Çatışmayı seçerlerse sonuçlarına katlanırlar" demiştir. Kaldı ki devamlı taviz veren Sudan hükümetidir. İlk önce Güney'in ayrılmasını kabul etti ve sonra Darfur'da muhaliflerle Birleşmiş Milletlerin ambargo tehdidi üzerine Darfur'a 17 bin asker ve 3 bin polis yerleşti. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Sudanlı bazı siyasileri savaş suçlusu ilan etti. Eski İçişleri Bakanı Ahmed Muhammed Harun suçluların ilk ismidir. Osmanlı Devleti yıkıldı. İslam Dünyası tesbih taneleri gibi dağıldı. Her biri (istisnalar hariç) emperyalist ülkelerin postalları altında ezildi ve bu ezilme halen devam ediyor. Söylenecek çok şey var. Ama kalem kifayetsiz kalıyor... "El- Emel fi Türkiyâ" (Ümid Türkiye'dedir) (Mısırlı Müsteşâr)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.