"ABD'nin bir özelliği var. İlk önce destekliyor, kullanıyor, sonra bastırıyor ve dövüyor." (Prof. Dr. Hasan Köni) İkinci Dünya Savaşından bu yana bunun çok sayıda örneği vardır. Latin Amerika ülkeleri ilk sırada yer alır. Hitler, Üsame bin Ladin, Talibanlar, Molla Ömer ve Saddam geçmişte o yerlere ABD'nin desteği ile geldiler. Saddam'ı saray darbesi ile Devlet Başkanı Yardımcılığına ve bilahare Devlet Başkanlığına getiren CIA'dır. Ve Saddam İran'a ABD'nin isteği üzerine saldırdı. Kuveyt'e ABD'nin yeşil ışık yakması ile işgal etti. 2 Ağustos 1990 günü ABD'nin Bağdat Büyükelçisi April Glaspie Saddam ile görüşmesinde "Kuveyt ile aranızdaki sınır anlaşmazlığı bizi ilgilendirmez" diyerek Saddam'ı tuzağa düşürdü. İslâm ülkelerinde neşredilen "Ma'rake-t-ül-Mesir" isimli eserin 87 ve 94'üncü sayfalarında şu bilgiler yer alır: "Batı bizimle bütün münasebetlerini, haçlı seferlerindeki zihniyetini olduğu gibi muhafaza ederek devam ettirmektedir. ABD'nin de siyaseti bu esas üzerine bina edilmiştir. Haç-Hilal mücadelesi ABD Dışişleri Bakanlığının Planlama Şubesi Başkanlığını uzun yıllar yapan, bir ara Dışişleri Bakan Yardımcısı olan ve 1968 senesine kadar Başkan Johnson'un Ortadoğu Münasebetleri Müsteşarı olan E. Rusto'nun sözleri şöyledir: (Bilmeniz gerekir ki, İslâm Devletleriyle bizim aramızda mevcut olan ihtilaflar ne devlet ihtilafı ne de millet ihtilafıdır. Bu ihtilaflar İslâm Medeniyeti ile Hıristiyan medeniyeti arasındaki anlaşmazlıklardır. Ortaçağdan beri İslam ile Hıristiyanlık arasındaki çatışmalar şiddetli bir kin ve gayz ile dolu idi. O savaş aynı kin ve gayz ile fakat başka suret ve şekilde, başka usullerle devam ediyor. Bir buçuk asırdır İslâm, Garp (Batı) sultasına boyun eğdi. Ve İslâm Medeniyeti Hıristiyan medeniyetine yenildi. Tarihin seyri gösteriyor ki, Amerika felsefesiyle, inançlarıyla, nizâmıyla, her şeyiyle Batı Dünyasının bir parçasıdır. Bu özellikler ABD'nin İslâm Dünyasına düşman olarak kalmasını gerektirmektedir. Zira felsefesiyle ve İslâma karşı olan akidesiyle Amerika, İslâm Dünyası karşısında O'na düşmanlıktan başka tutum içine giremez. İslâma karşı Batı'nın ve Siyonist devletin yanında yer alır. Eğer bunun aksini yaparsa dinini, felsefesini, kültürünü ve bütün münasebetlerini inkar etmiş olur. Ortadoğu'daki sömürgeciliğin asıl hedefi İslâm Medeniyetini yıkmaktır. İsrail Devletinin kurulması bu plânın bir parçasıdır. Bunların hepsi Haçlı Seferlerinin şekil değiştirmesinden başka bir şey değildir." Neden Kuzey Irak? Saddam Irak'ın toprak bütünlüğünü temin etmektedir. Saddam yıkılınca Irak'ın parçalanması, Beyaz Saray'ın bodrumunda (Situation Room) salonunda ve Pentagon'un (Tank) salonunda Irak'ın parçalanması gibi Türkiye'nin de parçalanması ile ilgili planlar hazırlanmaktadır. Filistinliler İsrail'in soykırımına rağmen Filistin'i terk etmeleri milli ve manevi açıdan imkansızdır. Kaldı ki 2050 yılında nüfusları 2.5 misli artarak en az 10 milyon olacaktır. Kuzey Irak (Vaad edilmiş Topraklar) üzerindedir. Yeni Yahudi yerleşim merkezleri Kuzey Irak ve GAP bölgesidir. Mesud Barzani ve geçmişte babası Mustafa Barzani'ye İsrail yardım etmektedir. Adeta İsrail'in Kuzey Irak'ta temsilcilikleridirler. Kuzey Irak'tan Avrupa'ya işçi ve göçmen adı altında kaçak insan korsanlığı İsrail organize etmektedir. Varılmak istenen hedef bu bölgede Müslüman nüfusunu azaltmak ve Yahudilere yer açmaktır.