Bir ülkenin dış politikasındaki başarısı asli ve tali çok sayıda faktörlere dayanır. Ama temel unsurların başında siyasi istikrar ve buna bağlı olan ekonomik istikrar gelir. Son günlerde başta sanayiciler olmak üzere işadamlarının ısrarla ve açıkça beyanları sandıktan kim çıkarsa çıksın ama mutlaka istikrar çıksın şeklindedir. Türk Ekonomi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi yaptığı açıklamada: "Ekonomi istikrar sayesinde uçuyor. Vatandaş istikrara sahip çıksın. Artık ayağımıza kurşun sıkmaya son verelim." İş Hayatı Dayanışma Derneği Başkanı Murat Sungurlu: "İstikrarı bozacak tartışmaların hesabını çocuklarımıza veremeyiz." dedi. Son 4.5 yılın istikrarı sayesinde Türkiye Avrupa Birliği içinde Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda'dan sonra 7. sıraya tırmanmış ve istikrarın devam etmesi halinde 5. sıraya doğru tırmanmaktadır. 2007 yılının ilk 4 ayında ihracat yüzde 25.3 artarak 31 milyar 300 milyon dolar oldu. 5 yıl önce 1 yıllık ihracat bunun altında idi. Yabancı yatırımcılar ağaçtaki kuş gibidir. En küçük istikrarsızlık ve kriz ile uçup giderler. İnternette Genelkurmay'ın beyanatı ve cumhurbaşkanlığı seçiminin aksaması ile yurt dışındaki Türkler (gurbetçiler) 1.5 milyar doları çekmişlerdir. Türkiye'de 75 milyon dolar yatırım ve 240 kişiye iş sağlayan Güney Koreli Daı Yag Türkiye'ye istikrar olduğu için geldik. (Metal paslanmaz çelik) üretiyoruz. Dünyanın 4. büyük polyester üreticisi Hintli Polypiex şirketi 55 milyon dolarlık yatırım yaptık. İstikrar devam ederse gelecekte 120 milyon dolarlık yatırım yapacağız demiştir. Türkiye'nin 23. genel seçimi istikrar bakımından son derece önemlidir. 1 milyon 200 bin üyesi olan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: "Anayasa yeniden yazılmış olsaydı herkese göre yorum olmaz ve siyasi kriz olmazdı." Maalesef geçmişi çabuk unutuyoruz. Çok değil 5 yıl önce yüzbinlerce iş yerinin kapanmasına ve milyonlarca kişinin işsiz kalmasına ve özel teşebbüslerin bir gecede mal varlığının yüzde 40- 60 arası fakirleşmesine sebep olan eski politikacılar yeniden siyaset arenasında boy gösteriyorlar. 5 sente muhtaç olduğumuz ve döviz olmadığı için Saddam'ın petrol ihracını kesip akaryakıt sıkıntısı çektiğimiz günleri ne çabuk unuttuk. Yazarlığımın ilk yıllarında dövizimizin 1 milyar dolar olduğu günleri hatırlıyorum. Şu anda dövizimiz 58 milyar dolardır. Türkiye'de laiklik maskesinin altında rant yatmaktadır. Okuyucularım soruyor sol partilere sağcı bilinenler ve sağ partilere solcuların girmesinin gerçek sebebi nedir? diye: Türkiye'de gerçek demokrasi taraftarları ile sözde ve vesayet altında demokrasi isteyenler arasında mücadelenin olması bu geçişleri meydana getiriyor. Hukukçu kimliğime dayanarak söylüyorum, dünya ülkelerine baktığımızda ve de demokrasi, laiklik konusunda derin araştırmalarımda Türkiye'de gerçek demokrasi yoktur. Gerçek laiklik ise tamamen yok sayılır. (Sadece kağıt üzerinde vardır.) Ve bazı küresel güçler ile emperyalist devletlerin hedefi (Türkiye, Suriye ve İran'ı) Kolombiya, Cezayir, Nijerya, Sudan, Somali, Sri lanka, Filistin, Irak, Çeçenistan, Afganistan, Keşmir, Endonezya gibi kriz ve sıcak ülkeler arasına katmaktır. Türkiye güçleniyor ve bunu önlemek gerekiyor. Çörçil'in vasiyetinin gereği yapılmak isteniyor. Laiklik ve cumhuriyet tehlikede sözleriyle münferit bir kaç (parmakla gösterilecek kadar az) hadise kullanılarak Türkiye'yi karıştırmak istiyorlar. Türk halkının çoğu bu tuzak ve komplodan habersizdir. Ama Batı bu tuzağın farkındadır. Alman Frankfurter Algemeine Zeitung'un Türkiye ile ilgili yorumunda şu görüş yer almaktadır: "Türk elitlerinin tek derdinin, yapışık olarak yaşadıkları koltuklarını koruma sevdasında olduğudur."