Osmanlı Devletinin yıkılışından sonra, İslam Dünyası tesbih taneleri gibi etrafa dağılmışlardır. Birbirinin sıkıntılarını ve sevinçlerini paylaşmak şöyle dursun, çoğunu tanımıyorlar. Kaldı ki İslam Dünyasının her yanı yetimhanelerle doludur. "Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa" (İbni Hanbel kuddise sirruh) Yetim ve öksüzler ordusu Irak, Filistin, Çeçenistan, Afganistan, Bosna, Kosova, Bangladeş, Açe, Sudan, Etiyopya, Somali, Nijer, Keşmir, Burma (Arakan), Ogaden ve daha nice yerlerdeki, bu yetim ve öksüzler günde 1 defa sulandırılmış lapa ekmek yiyorlar. Kurban Bayramından diğer bayrama kadar 1 parça et ancak görebiliyorlar. Ve bu çocukların çoğu 5 yaşına varmadan ölüyorlar. Petrol üreten bazı İslam ülkelerinin aile efradının (çocuklarının) kumar, fuhuş ve içkiye harcadıkları bir aylık para, bu yetimlerin bir yıllık her türlü ihtiyacını karşılar. Anne ve baba çocuğun en büyük sığınağıdır. Anne bir çocuğun geleceği, umudu ve yarınıdır. Baba ise bir nevi limandır. Filistinli yetim ve öksüzler açıkça bize Batı değil Türkiye yardım etsin demektedirler. Afrika halkının çilesi Dünyada 34 milyon AIDS'linin 25 milyonu Afrika'dadır. Her yıl 2.3 milyon Afrikalı AIDS'den ölmektedir. Bugüne kadar ölenlerin toplamı 16 milyondur. Ve sadece AIDS sebebiyle 12 milyon Afrikalı çocuk yetim ve öksüz kalmıştır. Bitmeyen iç savaşlar sebebiyle yetim ve öksüz kalanların sayısı da oldukça fazladır. Afrika'da temel mesele ne bölgenin kurak olması ne yağmurların azlığı ne de toprakların verimsizliğidir. Bunlar Afrika'nın görünen yüzleridir. Sıkıntının temeli bilinçli olarak geri bırakılmasıdır. Afrikalıyı doyuracak arazi vardır. Sadece Sudan, bütün Afrika'yı doyurabilir. Arazi var, iş gücü var, ham madde vardır. Bu üç unsur bir araya gelmiyor. Araziler boş, insanlar aç ve işsiz. Yeraltı zenginlikleri emperyalist güçler ve onların hizmetindekiler tarafından talan ediliyor. Ve bütün bu sıkıntıların sebebi her ülkede iç savaş var. Ya da birbiriyle savaşıyorlar. Sömürgeciler kanlı miras bıraktılar. Milletler ve etnik gruplar arasına düşmanlık tohumu ektiler. Görülen istikrarsızlığın sebebi iç savaşlardır. Aynı senaryo Suriye, İran ve Türkiye için de geçerlidir. Sömürgeci ülkeler cetvelle sınırları çizdiler. O ülke insanının bir kısmı sınır ötesinde kaldı. Nil'in suladığı Sudan'ın bereketli topraklarına iç savaş sebebiyle yatırım yapılmadı. Milli gelir silaha harcandı. Silah üreten ise Batı'dır. Dağlardaki kayak merkezleri için kar ne ise; silah üreten ülkeler için de savaş aynı şeydir. Savaşların ortamını hazırlayanlar da silah şirketleridir. Afrika ülkesi Sierra Leone'de nüfusun yüzde 70'i Müslüman ama iktidar Hristiyanların elindedir. (Demokrasi yok) Ülkede Müslümanlar çok fakir. Yine Müslümanların kendi okulları yok. Devlet okullarında İncil mecburi ders olarak okutuluyor. Müslümanlar misyonerlerin baskısı altındadır. Kamerun'da camisi olan köy ve kente misyonerler giremiyor. Kamerun'da bir köye cami yapmak, Antalya'da 10 günlük lüks otelde verilen paradan azdır. "Her insan geleceğe ne gönderdiğine baksın." (Haşr Suresi 18. âyet meali) İHH vasıtasıyla Afrika köylerinde cami yaptıran iş adamlarımız vardır. Cami gibi okullar da yapılmalıdır. Burnika Faso'nun nüfusu 18 milyondur. Yarısı Müslümandır. Bu ülkede okur yazar sadece yüzde 18'dir.