İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan-ı Şerifte birkaç dakikalık tefekküre dalmamız ne hoş olur değil mi? Peki o zaman başlayalım: Allahü teâlâ oksijen ve karbonun kimyasal özelliklerini öyle yaratmıştır ki, bunlar sadece çok yüksek bir ısıda reaksiyona girip ateş meydana getirirler. Fazla olsaydı bütün canlılar tutuşup yanardı. Az olsaydı ateş yakmak zorlaşırdı. Karbon da, oksijen de bizim yaşamamıza en uygun şekilde yaratılmıştır. Dünyada tespit edilmiş 350 bin tür bitki, 900 bin tür hayvan vardır. Henüz tespit edilemeyen bitki ve hayvanlar milyonlarcadır. Sadece tahmini böcek türü 3 milyondur. Güneşin kütlesi dünyadan 330 bin kat fazladır. Dünyada 60 kg olan bir kişi güneşte 20 bin tondur. Dünyada 600 aktif volkan vardır. Bunların 80 tanesi senede 1 defa patlıyor. Şayet dünyamız etrafındaki atmosfer tabakası daha ince olsaydı; saniyede 6 ile 40 km arasında bir hızla hareket eden ve her gün bizden uzakta yanıp tutuşan milyonlarca meteor dünyanın her yerini tutuştururdu. Havadaki oksijen yüzde 21'dir. Biraz fazla olsaydı bir yıldırım ile ormanlar yanardı. Az olsaydı ateşi nadiren olurdu. Canlılar oksijeni nefes ile alır, karbondioksiti nefes ile verirler. Bitkiler ise karbon dioksit alır, oksijen verirler. Ağacın yaprakları akciğer vazifesi görür. Oksijeni dışarı verir. Kutuplar (buzullar) güneş ışınlarını aksediyor. Dünyada sıcaklığın dengesini sağlıyorlar. Bulutlar dünyanın şemsiyesidir. Ve termostat vazifesi görürler. Yazın aşırı sıcaklığa ve kışın aşırı soğuğa mani olurlar. Dünyayı kavrulmak ve donmaktan korurlar. Havada bulunan gazların herbiri tek başına insan için ölüm demektir. Ama belirli ölçüde insan için hayat kaynağıdır. Hava basıncının az olduğu yüksekliklerde insan yaşayamaz. Hava basıncı tek yönlü olmadığı ve vücudumuzda eşit oranda basınç yapacak şekilde dengelendiği için bu ağırlığı hissetmeyiz. Atmosferin kalınlığı ideal ölçüdedir. Hava basıncı ile insanlardaki ve bütün canlılardaki kan basıncı arasında ince bir denge vardır. Dünya ekseni etrafında 1600 km hızla dönmektedir. Bu hız 10 misli azaldığını farz edelim. Gece ve gündüz 10 misli uzun olur. Gündüz canlılar yanar ve gece donardı. Dünya, güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki; her 18 milde doğru bir çizgiden ancak 2.8 milimetre ayrılır. Sapma 2.5 mm olsaydı herşey donardı. 3.1 mm olsaydı her şey kavrulurdu. Dünya uzayda hızla hareket etmektedir. Hızı biraz az olsaydı güneşe çarpardı. Biraz hızlı olsaydı yörüngesinden çıkar uzayın boşluğuna giderdi. Ay, dünyaya biraz yakın olsaydı, dünyaya çarpardı. Eğer güneşin yeryüzüne olan sıcaklık derecesi (1 yılda toplam) 50 derece fazla olsaydı, insan dahil canlılar yanardı. 50 derece az olsaydı herşey donardı. Yüzmilyarlarca (450 milyar) galaksi ve her galakside yüzmilyarlarca yıldız vardır. Hiçbiri diğerinin yörüngesine girmez. Dünyanın merkezindeki ısı 6600 derecedir. Güneşin yüzeyindeki sıcaklık 6000 derecedir. Yeryüzünün içi çok sıcak bir cisimdir. Fakat yüzeyi soğuktur. İki zıt bir uzaklıktadır. Atomun çekirdeği etrafında dönen elektronlar saniyede 1.5 milyar defa döner. Birbiriyle ne çarpışır ne de diğerinin yollarına çıkarlar. Saniyede 1000 km yol alırlar. Atomdan, galaksilere (yıldızlar topluluğuna) kadar müthiş bir intizam, denge, düzen ve güzellik vardır. Kainatta her şey Allahü teâlânın dilemesi, iradesi, yaratması ile olur. Kurumuş bir yaprak bile O'nun yaratması ile yere düşer.