Dünyayı tehdit eden tehlikeler

A -
A +

Ağustos1974'ten bu yana 3 yıldır devamlı savaşlardan ve Türk-İslam Dünyasını tehdit eden tehlikelerden bahsettik. Bugünkü konumuz ise bugüne kadar yazdıklarımızdan çok ayrıdır. Şöyle ki; son 10 bin yıl içinde insanlık çok sayıda savaş, salgın hastalıklar ve tabii (doğal) afetlerle karşı karşıya kalmışsa da; dünya çapında ve insanlık için son derece önemli bir afetle karşı karşıya kalmamıştır. Bazı bilim adamlarına göre; dünya için "küresel ısınma" korkutucu bir senaryo değildir. Çünkü Küresel ısınma yavaş seyretmekte ve insanlık bu tehlikeyi iş birliği ile isterse önleyebilir. Yani gerekli tedbirleri alabilir. En büyük tehlike İklim ilmi ile uğraşan bazı bilim adamlarına göre; "Çok ani bir sistem bozukluğunun dünya dengesini bozma ihtimali vardır." Ormanların ve buzulların artması ya da azalması, okyanuslardaki akıntılar, atmosferde karbon, metan nitrojen gazlarının artması, Antarktika kıt'asının durumu ve hepsinden önemlisi dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinde yalpalama yapmasıdır. Geçmişteki buzul çağlar bu yalpalama devresine rastlamaktadır. 1 milyon yıllık iklim kayıtları incelendiğinde sakin ilkbahar döneminden sonra buzul devrine geçilmektedir. Ve bu geçişler oldukça hızlı olmaktadır. Buzul devirlerle ilkbahar dönemleri arasında aşırı ısı farkı yoktur. Dünya yıllık sıcaklık ortalaması 10 dereceyi aşmaz. Şu anda dünya sıcaklık ortalamasındaki 3 dereceye yakın artış Grönland (Greenland) adasında buzulların erimesine sebep olur. Merkezi Stockholm'de bulunan "Uluslararası Jeosfer ve Biyosfer Programı" yetkililerinden Will Steffen'e göre; "Hepimiz gezegenimizde her an ani bir değişikliğin olmasını bekliyoruz..." Yine bilim adamlarına göre "10 bin yıl önce (buz çağı) sona ermiş ve sakin bir ilkbahar (ılıman) dönemi başlamıştır. "Unutmayalım ki uygarlık bugünlere 10 bin yıllık düzenli bir seyir izleyen iklimler sayesinde ulaşmıştır." Kısaca insanoğlu büyük ve ani değişikliklere alışık değil. Ancak 10 bin yıldır değişikliğin olmaması, bunların olmayacağı manasına gelmez." Bulutlar dünyanın şemsiyesi ve termostat vazifesi görür. Yazın kavurucu sıcağa ve kışın dondurucu soğuğa mani olur. Havadaki karbondioksit de termostat vazifesi görür. Atmosferde karbondioksit azalınca sıcaklık düşer, artarsa sıcaklık artar. Sibirya'da devamlı donmuş (toprak altında) birikmiş metan gazı vardır. Toprakta don çözülürse metan havaya karışır. Metan karbondioksitten daha güçlü ve daha hızlı hareket eder. 1976'dan sonra sıcaklık artmaya başlamıştır. Aqua halkaları, buz örnekleri, mercanlar ve okyanus tabanlarından alınan örnekler üzerinde yapılan incelemeler, 1997 yılının 1200 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olduğunu ortaya koydu. Antarktika: İklimler üzerinde bu kıt'anın rolü büyüktür. Burası dünyanın en soğuk bölgesidir. Yüzde 98'i buzla kaplıdır. Bu kıta 15 milyon yıldır buzlarla örtülüdür. Buzların ortalama kalınlığı 1.5 km'dir. Bazı yerlerde 4.5 km'dir. Dünya'daki buzların yüzde 90'ı bu kıt'adadır. Okyanus Akıntıları: Dünyadaki bütün ırmaklarda akan suyun 20 katı okyanus akıntıları içinde akar. Ve iklim üzerinde çok önemlidir. Buzulların erimesi: Afrika'da Kilomanjaro Dağındaki buzul dörtte üç eridi. Kafkasyadaki buzulların kütlesi yarıya indi. Çin-Rusya sınırındaki Tijen Şan Dağlarındaki buzullar 40 yılda yüzde 20 azaldı. Yeni Zelanda'da 20 yılda buzullar dörtte bir eridi, Peru'daki Qori Kalis Buzulu 1963-1978 arasında yılda 4 metre geriledi. 1995'te bu geri çekilme hızı 30 metreye ulaştı. 1980 yılında İspanya'da 27 olan buzul sayısı, 2000 yılında 18'e indi Avrupa dağlarında buzullar erimektedir. Bunlar küresel ısınmanın işaretidir. Sıcak dönemlerde dünyanın ortalama ısısının 22 derece olduğu sanılıyor. Bugünkünden 7 derece fazla. Bugün 15 derecedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.