28 Şubat 1926'da Ertuğrul yatı ile Mersin'den İzmir'e hareket eden İsmet İnönü bu adaların sahilimize bitişik olduğunu görerek "Rauf haklıymış" demiştir. Ancak İsmet İnönü maalesef, İkinci Dünya Savaşı sonunda Oniki Ada'nın Yunanistan'a adeta hediye edilmesine seyirci kaldı. Yunanistan karasularını 6 milden 12 mile çıkarması durumunda Ege'nin yüzde 97'si Yunanistan'a ait olacaktır. İşte o zaman Türkiye'nin ise Ege'yi seyretme hakkından başka hiçbir hakkı kalmayacaktır. Dahası İstanbul'dan İzmir'e giden bir Türk gemisi Yunanistan'dan vize almak zorunda kalacaktır. Bu konu için La Haye Adalet Divanına gitmek ise Ege'yi savaşsız kaybetmekle eş anlamlıdır. Amaçları kötü! 1947'de imzalanan Paris Antlaşmasının 14. maddesine göre Oniki Adaların Yunanistan'a hibe edilmesi esnasında o tarihte Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Başbakan Hasan Saka ve Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak anlaşmaya rezerv ve şerh koymadıkları için Oniki Ada elimizden uçup gitti. 1932 yılında Türkiye Hariciye vekili Tevfik Rüştü Aras ile İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Pompeu Ailesi arasında yapılan anlaşmada Melis Adası hariç Oniki Ada'nın Türkiye'ye devri imzalandı. Bu anlaşma 25 kanuni sani 1932 tarihli resmi gazetede ilan edildi. Ancak İkinci Dünya Savaşından sonra bu antlaşmanın neden gözardı edildiğini anlamak mümkün değil. 1932 tarihli anlaşmaya göre Oniki Ada hukuken Türkiye'nindir. Dolayısıyla Yunanistan bu adalarda işgalcidir. Esasen Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilafların (karasular, kıt'a sahanlığı, hava sahası, FIR hattı, adaların silahlandırılması) kaynağı Oniki Ada'nın Yunanistan'a verilmiş olmasına dayanır. Yunanistan'ın stratejisi Ege'yi de Kıbrıslaştırmak ve bu uğurda Kıbrıs'ta olduğu gibi Ege'de de AB'yi kullanarak bölgeyi Yunan gölü yapmaktır. Dikkatli olmalıyız... Aslında Ege'de en adil çözüm Anadolu ile Mora kıt'a parçası arasındaki (S) şeklinde 500-3000 m derinliğindeki deniz dibi vadisi olmalıdır. Türk kıt'a sahanlığının bazı yerlerde Ege Denizinin ortalarını geçtiği unutulmamalıdır. Avrupa Birliğinin Türkiye'yi tam üye olarak kabul edeceğine pek inanmıyorum. Ege Denizi Türkiye'nin toprak bütünlüğü gibi önem arzeder. Bölgede yapılacak her hareket dikkatle takip edilmelidir. Zaten yetkililerin bu konuya gerekli hassasiyeti göstereceklerine inancım tamdır. Biz yine de her konuda dikkatli olalım.