2005 yılında (ÖSS) üniversiteye giriş imtihanlarına 1 milyon 671 bin aday girdi. Bunlardan yüzde 22.3'ü yani 372 bin kişi imtihanı maalesef kazanamadı. Tabii imtihanda en başarılı fen liseleri oldu. Anadolu ve özel liseler ile özel dershanelere gidenler de nispeten başarılı oldu. Ancak devletin (düz) liselerine gidenler adeta döküldü. Sınav mağdurları Türkiye'nin ve girmeye çalışılan Avrupa Birliğinin kalifiye teknik personele ihtiyacı vardır. Fakat meslek liselerinin üniversiteye giriş kapıları daraltıldığından meslek liseleri ve dolayısıyla teknik personel kaynağı kurutuldu. Bu açık gittikçe büyümektedir. Umarım ileride her konuda olduğu gibi bu konuda da dışarıya bağımlı olmayız. Düz liseler ise eğitimli işsizlerin kaynağı haline getirildi. Unutulmaması gereken nokta işsizler ordusu anarşi, kötü alışkanlıklar ve yüzkızartıcı suçlar için potansiyel kaynaktır. Sınavı Fen liselerinden mezun olan 4430 kişinin 4412'si kazandı. Sadece 18 kişi kazanamadı. 2004 yılında 32 bin kişi 0 (sıfır) not almış idi. 2005'te ise bu oran yüzde 77.6 artış ile 57 bin 163 kişiye çıktı. Aslında bu gerçek, üzerinde derin derin düşünülmesi gereken bir çöküşün işaretidir. Yerleştirme sonuçları pek de iç açıcı değildir. 1900 okul birincisi açıkta kaldı. 7 bin 304 okul birincisinden 5 bin 404'ü yerleştirildi. Üniversitelerde toplam 15 bin 554 kontenjan boş kaldı. Netice olarak 890 bin 169 kişi tercihte bulundu. Bunlardan 378 bin 730'u yerleşmeye hak kazandı. Bu ise 1 milyonu aşkın öğrenci açıkta kaldı demektir. Tercihlerde Orta Doğu ve Boğaziçi Üniversiteleri ilk sıralarda yer almaktadır. ÖSS birincileri son 10 yıldır mühendislik fakültelerini seçmektedir. Bu imtihan temelde yanlıştır. Fen liseleri ile meslek liseleri öğrencilerini aynı imtihanda yarıştırmak tavşan ile kaplumbağayı yarıştırmak gibidir. Netice olarak şunu söyleyebiliriz; liseyi bitiren her öğrenciye bir üniversite bitirme imkanı sağlanmalıdır. Eğitim eşitliği anayasamızın gereğidir. YÖK ve ÖSS yeniden düzenlenmeli ihtiyaçlara cevap verir hale getirilmelidir. ABD ve Avrupa Birliği karma eğitimi sorgulamaktadır... Bir de konu ile direkt alakalı olmayan bir mesele olan israf bahsine değinmek istiyorum. İsraf asrımızın çılgınlığıdır. İsraf, yiyecek, içecek, giyecek, eşya, zaman, enerji ve lüks harcamalar gibi her konuda ve değişik tarzda karşımıza çıkmakta ve çok canımızı yakmaktadır. Tasarruf israfın karşıtıdır. Tasarruf ise yatırımın, yatırım ise üretimin temelidir. İstanbul'da her 20 ekmekten biri, Türkiye genelinde ise yılda 104 milyon ekmek israf ediliyor. Aydınlanma maksadı ile kullanılan enerjinin yüzde 35'i de israf ediliyor. Tıraş olurken ve diş fırçalarken açık bırakılan musluktan akan su israfı 84 trilyon TL'dir. Muslukların damlaması ile su israfı 20 trilyon TL'yi geçmektedir. Türkiye Elektrik A.Ş. araştırmasına göre kaçak elektrik sebebiyle bütçede meydana gelen zarar 2 milyar dolardır. Unutmadan; Türkiye ekmek, su, elektrik ve ilaç israfında dünyada ilk sırada yer almaktadır!..