Misyonerlerin asıl hedefi, Hıristiyan Batı'nın zulüm ve soykırım neticesi elde ettiği refah seviyesini kaybetmemektir. Misyoner faaliyetleri, inanç turizmi, dinlerarası diyalog ve hoşgörü, ekonomik baskı, kültür emperyalizmi, dış borç ve faizleri bu sömürünün sadece kollarıdır. Gelişmiş ülkeler bir ahtapoton kolları (vantuzları) gibi fakir ve gelişmekte olan ülkeleri insafsızca sömürmektedirler. Sömürülen ülkelerin bazı aydın, bürokrat ve iktidarları ise bu emperyalizm canavarının truva atıdır. Türkler tarih boyunca kendi hakimiyet sınırları içinde yaşayan diğer toplulukların dinlerine, dillerine, örf ve adetlerine hoşgörü ile yaklaşmıştır. İnsaf ehli Batılı tarihçilere göre: Türklerin hoşgörüsü ve adaleti sayesinde Orta Doğu, Anadolu, Balkanlar, Kafkasya ve Afrika'da İslam dışı unsurlar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Gayrimüslim ve Türk olmayan millet ve etnik grupları asla asimile etmemiştir. Ancak bu hoşgörü devlete ihanet etmemek şartıyla geçerli idi. Ama bu azınlıkların küçük bir kısmı hariç hepsi ihanet etti. Bir mukayese İngiltere, 1947 yılına kadar, yani Hindistan bağımsız oluncaya kadar, ortaokul ve liselerde öğrencilere logaritma cetvelini ezberletti. Gaye onların zihinlerini işlemez hale getirmek idi. "Hindistan 18. asırdaki İngiliz işgaline kadar, Asya ve Avrupa'nın bütün dokuma, kumaş, baharat ve daha birçok ihtiyaç malını karşılayan zengin ülke idi." (Metin Ulguray Yirminci Yüzyıl raporu sayfa: 70) İngilizler bu ülkeyi işgal edince, Hindistan'ın ürettiği malların kalitesi ve fiyatı ile rekabet edemeyince, yerli sanayi tamamen yok edildi. Halk fakirleşti. Ve misyonerler bu fakir halkı çeşitli yollarla Hıristiyan yaptılar. "Zira İngilizler Hindistan'da kendi tekstil mallarını pazarda Hint kumaşlarına karşı rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş imalat ustasının kollarını kesmişlerdir. Sanayi ve ekonomi sahasında durum böyleyken itikadi sahada da tam bir tahrifat söz konusudur. Zira her zaman ifade ettiğimiz gibi sömürgeleştirilecek bölgelerin kendi inanç ve itikadlarından uzaklaştırılıp, Hıristiyanlığı benimsemesi ve bu sayede daha rahat sömürülmesi misyonerliğin bir numaralı hedefidir. Nitekim bu hedefe yönelik faaliyet gösteren İngiliz Misyoner Cemiyeti, İngiltere Sömürge Bakanlığına bağlı olarak çalışmıştır. İngilizler işgal ettikleri Müslüman ülkelerde, yerli halkın dini inancını zedeleyebilmek için, yerli halktan bazı kimselerle iş birliğine gitmişlerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehlikeler sayfa: 27-28) "... Amritsar şehrinde bir gün ayin sebebi ile toplanan Hindular bisikleti ile gezen bir İngiliz kadın misyonerine saygı göstermezler. Misyoner, İngiliz general Dyere şikayette bulunur. General derhal askerlerine emir vererek ayinle meşgul halkın üzerine ateş açtırır. Ve on dakikada 700 kişi ölür. Binden ziyade kişi de yaralanarak yerlere serilir. General bununla da iktifa etmeyerek halkı üç gün elleri ve ayakları üzerinde hayvan gibi yürütür..."