Maalesef ülkemiz enerji üretiminde dışa bağımlıdır. Kaldı ki jeotermal enerji bakımından dünyanın 7. ülkesiyiz. Güneş ve rüzgar enerjisi bakımından zenginiz. Hidroelektrik santraller tam kapasite çalışmış olsa yıllık enerji ihtiyacının tamamına yakınını karşılar. Yeni enerji kaynakları araştırmaları da hızla devam etmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Metalurji Fakültesi Kimya Mühendisliği bölümünde yaklaşık 40 kişiden meydana gelen bir bilim ve teknik ekip bor bileşiklerinden petrole alternatif bir yakıt geliştirmek için çalışıyorlar. Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sabriye Pişkin yaptığı açıklamada petrol ürünlerine alternatif olarak yakıt piline gerekli hidrojenin üretimi için başlatılan iki projeden birinin: Geliştirilen güneş piliyle suyun elektrolizi yoluyla hidrojen üretimi... Diğerinin ise, bölgesel enerji kaynağı olan tabii hidrojenin elde edilmesi, olduğunu belirtti. Devlet Planlama Teşkilatınca desteklenen ikinci proje kapsamında sodyum bor hidrürden hidrojen elde ederek; bunu yakıt hücreleriyle (pilleriyle) enerji üretiminde kullanmayı amaçladıklarını bildirdi. Pişkin daha sonra "Hidrojenin araçlarda kullanılması mevzuunda başta Japonya ve ABD olmak üzere birçok ülkede çeşitli çalışmalar olmaktadır. Bunların maliyeti yüksektir. Biz düşük maliyetli ve verimli bir teknoloji geliştirmek, bunu toplumun pratik olarak kullanabileceği hale getirmek istiyoruz" dedi. Proje çalışmaları Bu konudaki proje 3 temel safhadan meydana gelmektedir. Sodyum bor hidrür üretimi, Sodyum bor hidrüründen hidrojen çıkışı, hidrojenden enerji üretimi. Hidrojen patlayıcıdır. Ama musluk kapanınca hidrojen çıkışı durur. Musluk açılınca hidrojen çıkar. Taşıma ve kullanılmasında mahzur (tehlike) yoktur. Dünya bor rezervlerinin yüzde 70'i bazılarına göre 80'i Türkiye'dedir. Uzmanlara göre hidrojen dizel ve benzinli motorlarda küçük maliyetli basit bir değişimle yakıt olarak kullanılması mümkün olacaktır. ABD'de bor ile çalışan otomobil yapılmış ancak henüz seri imalata geçilmemiştir. Petrol şirketleri bu imalatı geciktirmektedirler. İçten yanmalı motor yerine yakıt hücresiyle sessiz, çevre kirliliğine sebep olmayan, enerjiyi kayıpsız kullanan bir araç üretimi mümkün olacağı görüşü hakimdir. Dışa bağımlılığın azaltılması ve gelecekte Türkiye'nin bütün enerji ihtiyacının kendi imkanlarımız ile öz kaynaklarımızdan karşılanması enerji politikamızın hedefi olmalıdır. Bu konuda ilk sırada "Hidrojen" vardır. Ama yıllardır Türkiye'de nükleer enerji üretimi bazı güçler tarafından kasten önlenmektedir. Nükleer enerji Nükleer enerji santralleri şu anda son derece güvenlidir. Dünyada 470 nükleer santral olup, 380 bin megavat enerji üretmektedir. Bu nükleer santrallerin dağılımı şöyledir: Kuzey ve Güney Amerika'da nükleer santraller: Arjantin (2), Brezilya (2), Meksika (2), Kanada (14) ve ABD (104). Batı Avrupa'da Hollanda (1), Fillandiya (4), İsviçre (5), Belçika (7), İspanya (9), İsveç (11), Almanya (19), İngiltere (27) ve Fransa (53). Doğu Avrupa: Slovenya (1), Romanya (1), Litvanya (2), Macaristan (4), Bulgaristan (4), Slovakya (6), Çek Cumhuriyeti (6), Ukrayna (13) ve Rusya (30). Asya: Ermenistan (1), Pakistan (2), Tayvan (6), Çin (7), Güney Kore (18) ve Japonya (54) İslâm ülkeleri içinde sadece Pakistan'da 2 nükleer santral vardır. Bazı güçler her çareye başvurarak İslâm ülkelerinin nükleer santral kurmasını önlemektedir.