Toprak altında yatan ve işletilmeyen; ya da işletilse de çok uluslu şirketlerin sömürü çarkları arasında istismar edilen kendi halkının istifade etmediği (çok az mutlu azınlık hariç) madenlere esir madenler denir. Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün'ün bana gönderdiği Bor ile ilgili çok önemli bilgileri okuyucularımla paylaşmak istedim. Aynen naklediyorum: "Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, bor madenlerinin kontrolü dünyada tröstlerin elindedir. ABD ve dünyada bor ticareti RİO TİNTO adlı tröstün kontrolünde bulunmaktadır. Güney Amerika'da (Arjantin, Şili, Bolivya) bor madenleri de Rio Tinto'nun kontrolündedir. Bu firma dünyanın en büyük maden şirketidir. Tek başına dünya maden üretiminde yüzde 12.5'lik (27 milyar dolarlık) pay ile birinci sıradadır. Türkiye'nin maden üretiminin dünya üretiminde yüzde 0.9'luk bir paya sahip olduğu dikkate alındığında Türkiye'nin bu şirketlerle yarışmasının imkansızlığı ortadadır. Ancak yetkililerin bu dezavantaj durumu avantaja çevirme imkanları vardır. Çünkü dünya bor rezervinin yüzde 80'i Türkiye'dedir. Bu rezerv herşeyi açıkça ortaya koymaktadır. Rio Tinto, 2001 yılında eroinin serbest bırakılması için ciddi miktarda para harcamaktadır. Avustralya'da bazı kiliseler bünyesinde oluşturulan Tolerance Room'larda (Hoşgörü Odaları) haftanın belli gününde, belli saatlerde isteyenlere düşük miktarda eroin enjekte edilmektedir. T-Room'ların masraflarını karşılayanlar ve lobi çalışanlarını destekleyenler arasında Rio Tinto da vardır. Diğer destekçiler, Westpacbank, ANZBank, NABank, gibi Rio Tinto'nun kurumsal yatırımcılarıdır. Prens Charles'a ait Queen Truest firmasının da bu çalışmayı desteklediği belirtilmektedir. Bu gerçekler, Türkiye üzerinde ne tür oyunların oynandığını, ülkeyi ne gibi badirelerin beklediğini açık-seçik ortaya koymaktadır. Bor madeni konusunda yazılacak ve söylenecek çok şey var. Türk halkı yokluk ve kriz içirisinde inim-inim inlerken varlık içinde yokluk çekilmesi aklımın alacağı bir konu değildir. Yetkililerin artık bu konuya eğilmeleri ve gerekeni yapmaları zamanı geldi de geçiyor bile... Bor madeni yüzlerce sahada kullanılmaktadır. İşte bunlar içerisinde en somut misali; Chrysler firması Bor Hidrit yakıt hücresine sahip araba ürettiğini geçenlerde resmen dünyaya açıkladı. Hatta arabanın fotoğraflarını yayınladı. Ben de bu firmaya müracaat ettim ve eğer getirebilirsem bu arabayı Türkiye'ye getireceğim. Hatta bunu makam aracım olarak kullanacağım. Kıymetli Ağabeyim, Bor konusunda ben de çok hassasım. Bu konuda kitap bile çıkarttım. Bununla da yetinmedim. Başta Başbakan olmak üzere, Genelkurmay Başkanı ve diğer yetkililere hem kendim gittim hem de mektup gönderdim. Bütün bu faaliyetlerin sonunda nihayet ETİ Holdingin özelleştirilmesi şimdilik askıya alındı. Ama yine de içimde bir korku var. Zira yukarıda belirttiğim tröstler her an teyakkuz durumdadır. Bor, Türk milletinin elinde güzeldir. Ve devletin işletim altında daha da güzelleşecektir. Ne bugün ne de yarın kimse "geçti 'bor'un pazarı" demeyecektir. Tam tersine "bor'un pazarı ve zamanı gelmiştir" Artık yolları 8 litre suyla karıştırılmış 1 kg bordan elde edilen enerjiyle 500 km yol alan arabalar süslemektedir. Çok yakında bu menzil 1500 km'ye çıkacaktır. Hiç kimsenin Türk milletinin elindeki bu gücü ve kaynağı çarçur etmesine teknoloji sayesinde yakalanan fırsatların yok pahasına kaybetmesine hakkı yoktur. Değerli büyüğüm, bu değerli yazınız için tekrar teşekkür eder, saygılarımı sunarım." Sinan Aygün Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı