BM Irkçılıkla Mücadele Konferansı bir nevi Kuzey-Güney mücadelesine dönüştü. Sömürgecilerle sömürülenler arasında psikolojik bir savaş yaşandı. Nijerya Devlet Başkanı "Bizim için bir özür, derin bir pişmanlık demektir. Özür dileyenleri affediyoruz" demişse de Afrika ülkelerinin halkları geçmişte yaşanan köle ticaretinden dolayı emperyalist ülkelerden yüklü bir tazminat alınması gerektiğini savunuyorlar. Gerçi Almanya Dışişleri Bakanı özür dilemiş ve "Suçu kabul etmek geçmişte ezilenlerin ve onların nesillerinden gelenlerin onurlarını onarmanın bir yoludur" demişse de Almanlar'ın sömürge sabıkalarının kabarık olmadığını herkes biliyor. Ama Fransa, İngiltere, Hollanda, Belçika, Portekiz ve İspanya için zor günler başlıyor. Zaten bu devletler başlarına geleceği hissettiler ve bu konferansa üst düzeyde temsilci göndermediler. Bu konferans sömüren ile ezilenin, kuzey ile güneyin mücadelesini günyüzüne çıkardı. Bu ateş burada kalmayacak çığ gibi büyüyüp bütün batıyı saracaktır. Nitekim ABD "kölelik tazminatını" terennüm ettirmemek için Siyonizm ve İsrail'i bahane ederek yüzleşmekten kaçmış ve bilahare konferansı terk etmiştir. Kavganın özü Fidel Castro yoksul ve sömürülen ülkeler adına yaptığı konuşmada "Üçüncü dünya ülkelerinin sömürgeleştirilmesi, toprakların işgal edilmesi ve insanların köleleştirilmesinden çıkar sağlayanlar bugünkü sanayileşmiş ülkelerdir. Kimse bu konferans için önşart sürmeye kalkmasın. Hiçbiriniz Filistinlilere karşı yürütülen katliam ve soykırım hakkında tartışmayı önleme hakkına sahip değilsiniz" dedi. Dünyada sömürgecilik halen devam etmektedir. BM raporlarına göre çok uluslu şirketler 1970 yılında Afrika'ya 270 milyon dolar transfer ettiler ve 996 milyon dolar götürdüler. Asya'ya 200 milyon dolar yatırıp sadece kâr olarak 2 milyar 400 milyon dolar kaldırdılar. 1968 yılında Güney Amerika'ya 900 milyon dolar yatırıp 2 milyar 900 milyon dolar çektiler. Bu rakamlar katlanarak artmaktadır. Garip şeyler oluyor! NGO formunu teşkil eden 3 bin sivil toplum örgütünün (sadece 12 tanesi hariç) İsrail'i ırkçı bir devlet olarak ilan etmesi İsrail'i panikletti. Tel Aviv yönetimi soğuk duşun tesiri ile bocalıyor. Ezilenler ve köleler bu kez kuru kuruya isyan etmiyorlar. 180 devlet temsilcisinin karşısına geçip efendi efendi haklarını istiyorlar. 402 yıl Filistin'de adil bir idare ile halka hizmet eden Osmanlı'nın vârisi kabul edilen Türkiye'nin Filistinliler yerine İsrail'i desteklemesini ise kimse anlayamazdı, anlıyamadı da... Hasılı dünyada garip şeyler oluyor.