Telekom'un özelleştirilmesiyle ilgili kanun maddelerinin, usul ve şartlarını tespit Türkiye'nin iç meselesidir. IMF'nin ve ABD Başkanı W. Bush'un ve babası Bush'un Türkiye ziyaretindeki istekleri doğrultusunda bu mesele halledilirse; Türkiye'nin bağımsızlığı tartışma konusu olur. Türkiye Cumhuriyeti'nin Meclisi, Hükümeti, Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi ve bir yığın Anayasal kuruluşlar devre dışı bırakılır ve ABD ile IMF'nin tavsiyenin ötesinde "ültimatom" mahiyetindeki emirlerine boyun eğilirse; bu Türk Milletinin gururunu ağır ölçüde yaralar. İktidar partileri halka bunu anlatamaz. Türkiye IMF'nin 12 milyarına muhtaç değildir. İktidar güven verir ve halk ile bütünleşirse bunun en az 2 misli hatta 4 mislini verecek alternatifler vardır. Ama IMF ve ABD'ye güveniyorlar. Fakat karşı taraf buna karşılık adeta ülkeyi ekonomik işgale hazırlanıyor. Geçmişte 1990 öncesinde işgaller ordu ve silah ile oluyordu. Şimdi silah ve askerin yerini "Kâğıt parçası" dolar, mark ve diğerleri almıştır. İşgal ordusunun fonksiyonu ise o ülkedeki süper güç lobileri ve çokuluslu şirketler icra etmektedir. IMF'nin bir ülke ekonomisini düzlüğe çıkardığı IMF tarihinde henüz yoktur. Şayet Arjantin misal olarak gösterilirse Arjantin'e acıyorum. Arjantin IMF'nin talimatıyla birkaç (çoğu ABD) ve onların da yüzde yüze yakını Yahudi asıllı şirketlerin işgali altındadır. Sıra Türkiye'ye gelmiştir. Okuyucularımdan Turgay Tüfekçioğlu, bana 24 sayfalık "Emsali Görülmemiş Bir Galibiyet" başlıklı çok değerli bilgiler göndermiştir. Sütunum müsait olsaydı hepsini naklederdim. Ancak sizlere bu bilgilerden bazılarını aktarmak istiyorum; "Eşi görülmemiş galibiyet hayali kâğıt parayı ortaya çıkaran ve sahibi (Elit)in (Dünya Hakimiyeti)dir. Henüz insanlık bu galibiyetin farkında değildir. Fakat pek yakında bu hakimiyetin demir yumruğunu hissedecektir. 100 yıldır dünyadaki gelişmeler uluslararası sermayenin yararına olmuştur. 100 yıl önce sermayenin hakimi olanlar bugün daha da büyümüşler ve oluşturdukları uluslararası sistem sayesinde ekonomik güçlerini büyük bir siyasi güce dönüşmüştür. Bugün ulus devletlerin hükümetlerini birer acizlik abidesi haline getiren bu güç, dünyanın tartışmasız en büyük gücüdür. Önce (Serbest Ticaret) ve daha sonra da (Küreselleşme) adını alacak kılıf altında (Elit) yüzyıllık bir süreç içerisinde ve özellikle de İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bütün milletleri sömürmüş ve iflas ettirmiştir. Aşağıda açıklandığı gibi ABD dahil bugün iflâs ettirilmemiş devlet yoktur. Basın ise her zaman bu fikri desteklemiş, serbest ticaret sayesinde ekonomilerin büyüyeceğini ve bu sayede ülkelerin zenginleşerek refaha ulaşacağını sürekli olarak tekrarlamak suretiyle halkların beynini yıkamıştır. Mevcut uluslararası sistemin baş oyuncuları; Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF, GATT, Dünya Ticaret Örgütü ve diğer kuruluşların hepsi ekonomik gücün siyasal güce dönüştürülüp ulus (milli) devletler üzerinde kullanılmasının birer aracı olarak işlev görmektedir. Yukarıdaki kuruluşları kuran ve kullananın görünürde ABD olması, (kötü adam) rolüne mutlaka (elle tutulur) bir emperyalist devlet koyma geleneksel alışkanlığı küreselleşme karşıtı aydınların gözünde bile uluslararası sermayenin sahibi (Elit)in gerçek kimliğinin gizli kalmasına yol açmaktadır." Aslında ABD'de uluslararası şirketlerin esareti altında olup, bunlar tarafından kullanılan (kötü adam) rolünü oynayan ve uluslararası şirketlerin, siyonizmin ve Yahudinin dünya hakimiyetinde kullandığı ve baş rolde oynayan "piyon ülke"dir. ABD halkında oldukça fazla aç, evsiz, işsiz ve sefalet içinde yaşayan milyonlarca (25 milyona yakın) insan vardır. ABD başta olmak üzere bütün ülkeler "çokuluslu şirketler" adına ve menfaatine çalışır hale düşürülmüşlerdir. "Küreselleşme cinayetinde kârlı çıkan Amerikan halkı değildir... ABD'nin milli gelirindeki artış şirketlerin kârları hesabına yazılmış fakat ücret tarafı bir şey kazanamamıştır... Kısaca gelişmiş ülkelerde gelişmekte olanlar da aynı uygulamaların kurbanı olma durumundadırlar, o uygulamalar ki sadece küresel bir azınlığın çıkarlarına hizmet etmektedir... Bankalar kanunu ile ABD ekonomisinin ve dünya ekonomi hakimiyetinin sahibi "Federal Rezerv"e Türk Merkez Bankası ve özel bankalar emrine girecektir diyenler ne derece haklıdır? Kamu bankalarının özelleştirilmesi bu maksada matuftur. "Baş Elit Rothsehild (Yahudi) ailesinin başını çektiği Elit'in tipik stratejisi hükümetleri savaşlar ve krizler yoluyla borçlandırmaktır," Federal Rezerv hakkındaki gerçekleri ilk defa bir kitap halinde yazarak kamuoyuna duyuran yazar Eustace Mullins eserinde Federal Rezerv'in dünya zenginliğinin altıda birine sahip olup, dünyayı idare ettiğini yazmaktadır. Evet Telekom'u, 'Bor'u ve Manavgat'ı (özelleştirme) maskesiyle el koymak isteyen güç budur. Türkiye bu işgale karşı koymalıdır!.. "Dünyada en zengin 225 kişinin (çoğu ABD'li Yahudi) serveti dünyanın yüzde 47, yani 2 milyar 600 milyon kişinin servetine eşittir."