Türkiye Gazetesi'nin 18 Nisan 2001 tarihli sayısında, birinci sayfada manşetten verilen ve 13. sayfada geniş olarak yer alan "Komplo Uyarısı" başlıklı haber üzerinde titizlikle durulması ve düşünülmesi gerekir. Muhalefet partileri de, iktidarı ve sistemi tenkit eden medya da bu ülkenin evlatlarıdır. Onların da görüşlerine değer vermeli ve hatta bu görüşlerden ülkenin geleceği ile ilgili olanlar Milli Güvenlik Kurulunun gündeminde yer almalıdır; 1- Türkiye'ye gelmesi tahmin edilen 15 milyar dolar Türkiye'nin bugünkü çöken ekonomisini asla dar boğazdan çıkaramaz. Borç almak yerine ihracat ve üretim artırılmalıdır. Kaldı ki yeni programında başta tarım ve ağır sanayi başta olmak üzere üretimin azalması öngörülmektedir. 15 milyar dolara karşı istenen 15 yasa ile ABD ve AB'ye IMF yoluyla bağlı olmamız artacaktır. 2- Avrupa Birliği ve ABD kendi çiftçilerine son derece destek olurken; devlet bankalarının ve devlet bütçesine zarar veriyor diye çiftçiye ucuz kredi ve sübvansiyon ve diğer desteği çekmek, tarımın iflası olur. Devlet aldığı verginin tamamını iç borç faizi ödüyor. Neden bu faizi kesmiyor? 3- Şeker kanunu ile pancar üretimi ile uğraşan yüzbinlerce çiftçi (ev halkı ile milyonlar) zarar görecektir. Bazı şeker fabrikaları kapanarak işçiler kapının önüne konacaktır. Ve asıl hedef ABD ve AB ülkelerinin depolarında stok olan şeker tepelerini eritmektir. Bu şeker ise dolarla alınacaktır. 4- Tütün Kanunu ile Türkiye'nin sigara tüketiminin % 70'ini temin eden TEKEL devre dışı kalarak sigara piyasası ABD'nin eline geçecektir. Milyonlarca tütün çiftçisi perişan olacaktır. ABD'nin tütün çiftçileri bayram edeceklerdir. 5- BOR MADENİ ise petrolün alternatifidir. Çok yakında motorlu araçlarda petrol yerine Bor kullanılacaktır. Zaten uzay araçları ile füzelerde (bor) yakıt olarak kullanılmaktadır. Şu anda 'bor'dan 250 değişik alanda üretim yapılmaktadır. Dünya bor rezervinin % 70'i Türkiye'nin Marmara bölgesindedir. IMF ısrarla 'bor'un özelleştirilmesini yani ABD'nin tekeline geçmesini istemektedir. Kaldı ki ABD'de bor devletin malıdır. Özel şirketlere verilmemiştir. Bir bakanın da dediği gibi bor sayesinde milli gelir (kişi başına) 3 bin dolardan 33 bine çıkabilir. 'Bor'u birkaç milyar dolar uğruna ABD'ye peşkeş çekenleri gelecek nesiller çok ağır şekilde suçlayacaklardır. 6- GAP yakında İsrail'in olursa asla şaşırmayın. Taşeron şirketler vasıtasıyla İsrail çok pahalı fiyatlarla GAP'ın en verimsiz yerlerini bile satın almakta ve GAP, 1948 öncesi Filistinlilerde olduğu gibi İsrail'in olmaktadır. Unutmayın İsrail Meclisinin kapısında şu slogan yazılıdır: "İsrail'in sınırları Nil'den Fırat'a kadardır." İsrail'in eski başbakanlarından Begin vardı. Ona bu sloganı soran gazeteciye, size göre hayal ama bizim için gayedir demişti. 7- Türkiye su potansiyeli bakımından zengin bir ülke değildir. Barajlar kurumuştur. Ülkenin birçok yeri susuzluktan kıvranırken; MANAVGAT ÇAYI'nın suyunu ve etrafındaki kilometrelerce araziyi kira maskesi altında İsrail'e satılması asla doğru değildir. IMF ve dış güçler ve bunların içerdeki uzantıları ile son ekonomik (aslında siyasi) kriz yukarıdaki 7 hedefi elde etmek için ve artı Kıbrıs'ta taviz vermemiz için çıkarılmıştır. Kredi (12 milyar dolar) ancak bu şartla verilecektir.