11 Eylül 2001 tarihinden bu yana ABD'nin Irak'a saldırı ihtimali milletlerarası gündemin ilk sıralarını işgal etti. Dış politika uzmanlarına göre Irak'a saldırı için geri sayım başlamıştır. Bush iktidarına hakim olan "şahinler" ile çok uluslu petrol, silah ve finans şirketleri Irak'a saldırıya kesin karar verdiler. Sadece saldırının zamanı belli değildir. Belki de Pentagon bu tarihi gizlemektedir. Bush iktidarı Ortadoğu'ya İsrail gözlüğü ile bakmaktadır. İsrail'in Nil'den- Fırat'a Büyük İsrail hayalinin gerçekleşmesi için sırası ile Irak, Suriye, İran ve bunlardan sonra Türkiye'nin savaş ve ekonomi yoluyla zayıflaması ve bölünmesi gerekmektedir. Aslında ABD'nin Irak'a saldırısı ara hedeftir. Asıl hedef Irak'ı değil Türkiye'yi bölmektir. Ama bu gerçeği görebilmek için feraset ve basiret gerekir. Ancak o politikacılar mazide kaldılar. Kovboylar bela arıyor ABD'nin Şahinler grubuna dahil kongre üyeleri, Savunma Bakan Yardımcısı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Myers, Başkan Yardımcısı Dick Cheney, CIA Başkanı JohnTenet Türkiye'yi ziyaret edecekler. Elbette bu ziyaretler turistik değildir. Irak'a askeri müdahale ihtimali gün geçtikçe artıyor. İncirlik Hava Üssü alarmda. Irak'a askeri müdahale adım adım yaklaşıyor. Bu savaşta en zor durumda Türkiye ve S.Arabistan kalacaktır. S.Arabistan hanedanlığını korumak için ABD'ye tam destek vermeyecektir. Ama bu savaş Türkiye için son derece büyük bir felaket olacak, fatura bize çıkacaktır. ABD'nin çıkarları için kendi gücümüzden olmayalım. Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz "ABD'nin Irak'a saldırısını ne Rusya ne de başkası önleyemez" demiştir. Irak saldırısı, zaten kopma noktasında olan Arap ülkelerinin ABD düşmanlığını artıracaktır. Rusya ve Çin gibi, Avrupa Birliği de Amerika'ya sesini yükseltmeye başlamıştır. AB Komisyonunun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Chris Patten İngiliz The Guardian gazetesine verdiği uzun beyanatında şu cümleler yer almaktadır: "ABD'yi durdurmalıyız... Avrupa Birliği hükümetlerinin seslerini yükseltmesinin zamanı geldi... Ne kadar güçlü olursanız olun, hatta en büyük süper güç olsanız dahi, tek başınıza hareket edemezsiniz..." Borç alan emir alır ABD'nin Irak'a saldırısı karşısında Türkiye 1990 Körfez Savaşındaki gibi davranamaz. İstese de istemese de ABD'nin Müslümanı Müslümana kırdırma stratejisinin tuzağına düşer ve aşağıdaki sebeplerle kendini bu savaşın içinde bulur: 1- Türkiye'nin dış politikası ABD ve İsrail'e güdümlüdür. 2- İncirlik Hava Üssünü kapatamaz. 3- ABD, Türkiye olmadan Irak'a müdahalede başarılı olamaz. 4- Kuzey Irak'ta Kürt Devletinin kurulmasını önlemek için Kuzey Irak'a girmek zorundadır. 5- Türkiye, Kuzey Irak'tan üzerine gelecek göç akınını sınırların ötesinde karşılamak mecburiyetindedir. 6- Kuzey Irak ve güneyindeki Türkmenleri soykırımdan korumak için pasif kalamaz. 7- ABD Afganistan'da Taliban'a karşı Kuzey İttifak'ı kullandı. Irak'ta aynı şeyi Talabani ve Barzani güçlerine yaptırmak isteyecektir. Bunu önlemek zorundayız. 8- Musul ve Kerkük'ün Barzani ve Talabani'nin eline geçmesini önlemek için atak davranması gerekir. 9- Savaş sonrası Irak'ın üçe bölünmesini önlemek için savaş dışında kalamaz. 10- Hepsi bir yana dış borçlar ve IMF'nin baskısı vardır. Borç alan boyun bükmek zorundadır. 11- Görünen o ki Türkiye ABD'ye cephe alamayacak. Halbuki Türkiye savaş sonrası müzakerelerde yer alabilmek için ABD'ye tavır koyması lâzımdır.