Başta AB, ABD, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs meselesinin çözümünü istemeyen taraflar olduğu halde Rauf Denktaş'ı Kıbrıs meselesinin hallini zorlaştıran kişi olarak gösteriyorlar. Ancak bu asla doğru değildir. Kıbrıs'ta çözüm arayanlar, 28 yıldır gerçeği görmedikleri ya da görmek istemedikleri için meseleyi içinden çıkılmaz bir hale kasten getirdiler. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, ABD ve Kıbrıs'ta yaşayanlara söz geçiren ülkelerin etkisi ve baskı ile yapılacak çözüm çözümsüzlük olur. Boşuna zaman ve sonuç kaybı olur. Kıbrıs'ta var olan gerçekleri kimse ne inkar edebilir; ne de görmezlikten gelebilir. Kıbrıs'ta çözüm arayanlar öncelikle adanın stratejik ve jeopolitik durumunu tetkik etmelidir. Türkiye'nin güvenliğinin ve açık denizlerle irtibatının Kaş Burnu ile İskenderun Körfezi arası olduğunu ve bunun da Kuzey Kıbrıs ile sağlandığı gerçeğinin bilinmesi gerekir. Kıbrıs'ta yaşayan insanlar arasında din, dil, ırk farklılıklarını ve iki toplumun birleşmesi halinde ortaya çıkacak problemleri çok iyi hesaplamaları zaruridir. Kaldı ki geçmişteki hadiselerle sabittir ki, Ortodoks Rumların Müslüman Türklere karşı düşmanlıkları, asla gözardı edilemez. Bu, insanlık meselesidir Kıbrıs meselesi Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların meselesi değildir. Bu, Türkiye -Yunanistan ve Müslümanlık- Hıristiyanlık meselesi olduğu gibi bir "insanlık meselesi"dir. Kıbrıs meselesini gerçekten çözmek isteyenler Kıbrıs Türklerinin Rumlar yüzünden çektikleri acıları bilmiyorlarsa Türk tarafında bu acıları yaşayanlarla görüşerek gerçekleri öğrenmelidirler. EOKA'cı Makarios ile Grivas Türklere unutulması zor günler yaşattılar. 2002 yılında Rumların kahraman ilan ettiği EOKA'cıların öldürdükleri ailelerin kanları henüz kurumadı. Bu insanlar Rumlarla bir çatı altında yaşamaları için yapılan sözde çözüm tekliflerini duydukça ürperiyor ve isyan ediyorlar. Kanlı izler, yapılan cinayetler Girne ve Lefkoşa sokaklarında dolaşıp kendi kendilerine konuşan elleri ve kollarıyla garip işaretler yapan bazen gülen bazen de ağlayan saçı sakalı karışmış insanlara rastlanır. Bunları gören turistler zavallı deli diyerek giderler. Bu zavallıların gömleğini çıkaracak olursanız; göğüslerinde bıçakla kesilerek ya da kızgın demirle yakılarak işlenmiş bir put (haç) ya da EOKA veya ENOSİS yazısını göreceksiniz. Bu izler dünya kamuoyunu Türkiye'nin Kıbrıs'ı işgal altında tuttuğuna inandırmaya çalışanların kanlı imzasıdır. Yunanistan'ın ve Ortodoks kilisesinin himayesinde Kıbrıs Türklerini öldürüp yakanların işledikleri cinayetler; Kıbrıs Devletinin bütünlüğünü korumak için mi? Yoksa Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması (ENOSİS) için mi işlenmiştir. Kıbrıs'ta çözüm arayanlar acaba bu sorunun cevabını hiç düşündüler mi? ....... Not: INAF Newsletter'in Temmuz 2000 sayısından istifade edilmiştir.