Cezayir 1541-1830 arasında 289 yıl Osmanlının toprağı idi. Bu ülkeyle din kardeşliği yanında kan bağımız da vardır. Türkçeyi ve Türklüğü unutsalar da çok sayıda Cezayirlinin aslı Türk'tür. 132 senede Fransa'nın yapamadığı tahribatı bu ülkenin bilahare Rusya'nın kuklası olan Cezayir sosyalist cunta-mafya ikilisi 1962'den bu yana yapmış ve yapmaktadır. 1954-1962 arasında 2 milyon Cezayirli şehit oldu. Cezayir'e "şehitler ülkesi" de denir. Fransa Cezayir'de soykırım yaptı. Gazeteci yazar Henri Alley'in de aralarında bulunduğu 11 aydının "Fransa, Cezayir'de yürüttüğü haksız savaşta işlediği insanlık suçlarını kabul etsin, işkenceyi devlet eliyle sistematik yaptığını kabul edip tarih önünde hesap versin" çağrısına geniş ilgi gösterildi. (BVA) Araştırma Merkezi'nin yaptığı incelemeye göre Fransa halkının yüzde 56'sı Cezayir iç savaşında yapılan katliam ve işkencelerden dolayı devletin Cezayir halkından resmen özür dilemesini ve işkence için emir veren politikacı ve komutanların yargılanmasını istemektedir. Konu hakkında Fransız Meclisi'ne de önergeler verildi. Emekli Fransız Generali Paul Ausaressen'in Cezayir'deki soykırımı ifşa eden kitabı Fransa'da geniş yankı uyandırdı. Cezayir cuntası Fransa'nın ve Türkiye'nin bu soykırımı gündeme getirmelerine şiddetle karşıdırlar. Çünkü bu cunta, devlet terörü ile mafyanın sömürüsü için en az 100 bin kişiyi son 9 yılda katlettiler Takım 11 kişi Cezayir'de en üst seviyede askeri istihbarat subayı olarak çalışmış ve şimdi Fransa'ya sığınmış Hişam Adud'un Fransa'da çıkan haftalık Le Nouvel Observateur dergisine verdiği geniş ifşaatında: "Cezayir'in bütün idaresi çoğu emekli onbir generalin tekelindedir. Devlet başkanları değişir ama bu takım değişmez. Ülkeye bu kişiler hükmeder. Onların istedikleri olur" demektedir. Londra'da Arapça çıkan (Al-Vatan) dergisine göre, Cezayirli general ve albayların 1995 yılında ülke dışına kaçırdığı gizli hesaplarındaki para 40 milyar dolardır. Çoğunun Fransa sahillerinde yalısı en azından dairesi ve bu dairenin içinde bir metresi vardır. Fransa'nın en büyük caddesi olan "Grunel Caddesi"ndeki lüks otellerin yüzde 80'i Cezayirli subay ve generallere aittir. Ülke halkı zengin petrol kaynaklarına rağmen giderek fakirleşmektedir. Cuntanın taktiği Sömürünün devamı için 1992'den bu yana 100 bin Cezayirli öldürüldü ve suç Müslümanların üzerine atıldı. Cezayir'de çok uluslu şirketler (Kurtlar sofrasında) devlet terörü ve laiklik maskesiyle ülkeyi soyan mafya ile işbirliği içindedir. Eski CIA görevlisi Graham Fuller'e göre: "Çok sayıda Cezayir istihbarat birimleri, terörist örgütler arasına sızmışlar ve onları beslemekte ve yönlendirmektedirler. Bu tür taktikler, şiddeti muhalefet gruplarına mal edip, onları kötülemek amacıyla yapılır. İstihbarat servisleri tarafından iyi bilinir. Peki yapılan terör Müslümanların işine mi yarar? Hayır. Terör iktidarın devamı için, onu kontrol edecek bir polis devletine ihtiyaç vardır. Bu terör sona erdiğinde polis devletine ihtiyaç olmaz." Yani terör ve katliamlar sona erdiğinde cunta ve mafyanın iktidarı sona erer. İtiraflar, itiraflar... Cezayir Yüksek Devlet Konseyi Üyesi Ali Harun, Almanya ziyaretinde, "Biz Cezayir'de İslâmi Selâmet Partisi'nin şahsında onu maske edinerek aslında İslamiyete savaş açtık ve İslamı bertaraf ettik. Cezayir'de ve Kuzey Afrika'da İslami uyanışı nihai olarak boğmak için Batı'nın yardımına ihtiyacımız vardır" dedi, Diğer bir itiraf gibi açıklama Cezayirli ilim adamı Dr. Aziz Yahya'dan geldi: "Eğer Türkler (Osmanlı) olmasaydı Kuzey Afrika'da bugün İslamiyet diye bir şey olmazdı. Kuzey Afrika, Katoliklerle meskun bir yer olurdu. Batı'nın Osmanlı ve Türk düşmanlığının temellerinden biri de bu sebebe dayanır..."