Hazin tablo!..

A -
A +

Fil ve fare hikayesi vardır. Koca bir filin yuları farenin ağzındadır. File, "Bu, ayıp değil mi?" dendiğinde, "Ayıp olmasına ayıp ama bir defa yularımı fareye kaptırdım" der. Koca Türkiye olarak ipleri, çok uluslu şirketlere, çek-senet mafyası görevi yapan IMF'nin eline kaptırdık bir kere. Ceddimiz şu halimizi görse acaba ne yapardı? Oysa bizler hâlâ bu hazin tabloyu görmezlikten geliyoruz. IMF, Dünya Bankası, çok uluslu şirketler, ABD ve AB'nin hedefi Türkiye'nin ekonomisini çökerterek şu 7 hedefe ulaşmaktır: 1- KKTC'yi hukuken ve fiilen sona erdirmek. 2- Kuzey Irak'ta Kürt Devleti kurmak. 3- Türkiye'yi İsrail güdümünde hareket ettirmek. 4- Komşuları, Arap ülkeleri ve İslâm Dünyasından tecrit etmek. 5- Ege'de Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmak. 6- Büyük Ermenistan ve Nil'den Fırat'a Büyük İsrail projesini gerçekleştirmek. 7- Türkiye'nin güçlü devlet olmasını kesin olarak önlemek. Türkiye'yi çökerten borç faizi Borç alarak borç ödemek bir ülke için intihar demektir. Krizden kurtulmanın yolu tarım, madencilik, hayvancılık, sanayi üretimini artırmak, hizmet ve turizm sektörünü geliştirmekle olur. Son 4 yılda ödenen iç borç faizi ikiye katlandı. Son 10 yılda 157 milyar dolar iç borç faizi ödendi. Bu rakamın 103 milyarı ANA-SOL iktidarlarına aittir. Son 10 yılda ödenen 49 milyar dolarlık dış borç faizi ilave edilirse son 10 yılda 206 milyar dolar faiz ödendi. Tabii bu miktar IMF'nin vermeyi taahhüt ettiğinin 15 misline yakın. Bankalar, zenginler, rantiyeciler zengin olurken ülke çöktü ve fakirleştik. Bu 206 milyar dolar ile Türkiye en az 4-5 misli gelişirdi. İktidarlar ülkeyi değil, mutlu azınlığı zengin ettiler. Hortumlar, yolsuzluklar, rüşvetler bu miktara dahil değildir. Borçlandıkça battık. Alınan vergi borç faizine yetmiyor! Devletin borç faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı giderek artmakta olup, 2001 yılında faiz giderleri vergi gelirlerini yüzde 9.4 aştı. Ödenen borç faizlerinin vergi gelirlerine oranı şu şekildedir: 1995 yüzde 53.1, 1996 yüzde 66.7, 1997 yüzde 48.0, 1998 yüzde 66.9, 1999 yüzde 72.4, 2000 yüzde 77.1 ve 2001 yüzde 109.4. Bu rakamlar şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu ürkütücü tablonun en net görüntüsüdür. Memur ve emekli sefilleri oynuyor Şubat ayında yaşanan ekonomik krizden önce borcu bulunan, kooperatiflere üye olan, ekonomik kriz sebebiyle maddi sıkıntı çeken, gerekli nakit parayı bulamayan bazı memurlar, yaklaşık bir yıllık vadelerle aldıkları malları, spot mağazalar aracılığıyla fiyatının yarısına peşin para ile satarak maddi sıkıntılarını gidermeye çalışıyorlar. Emeklilerin durumu daha kötüdür. Birçok ülkede emekliler, çalışırken ödenen maaşların yüzde 80'ini alırken Türkiye'de bu oran bazılarında yüzde 20'lere düşmektedir. Türk halkının 45 milyonu açlıkla mücadele ediyor. Açlık karın doyurmak değildir. Yetersiz ve dengesiz beslenmektir. Açım ve evime ekmek götüremiyorum diyenler çığ gibi artmaktadır. Ekonomik çöküntü beraberinde ahlâki çöküntüyü de getirdi. Fuhuş 13-14 yaşına indi. Kriz psikolojik çöküntü ile saldırganlığı artırdı. Türkiye'deki nüfusun sadece yüzde 1'inin aylık geliri 120 milyar TL ile 2 trilyon TL arasındadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.