İsrail ve ABD Filistin'de şeytanın bile aklına gelmeyecek tertipler peşindeler. Filistin'e uçaklar, helikopterler, tanklar ve buldozerlerle saldıran İsrail'in asıl hedefi Filistinlileri bölerek iç savaşa sürüklemektir. Afganistan'da başlayan ve Filistin'e sıçrayan Haçlı Seferinin stratejisi Müslümanı Müslümana kırdırmaktır. Amerikalılardan daha çok Amerikancılık yapanlar erken sevinmesinler, Afganistan'da savaş henüz bitmedi. Bu bataklığın kimi yutacağı belli olmaz. İsrail ve ABD, Filistin yönetimini muhaliflerine karşı sertleşmeye zorluyarak, iç savaş provası yaptırıyor. Arafat, İsrail tarafından aranan ve ABD'nin verdiği listedeki 17 kişiyi tutukladı. Arafat'ın: "Çocuklarımızın iyiliği için, barış için İsrail halkına elimi uzatıyorum. İmzalanan anlaşmaları uygulamaya hazırım" sözlerini İsrail yeterli bulmadı. Silahla çözüm olmaz "Arafat giderse radikaller güçlenir... Arafat'ın devrilmesi en büyük hatamız olur... Arafat devrilirse koalisyondan ayrılırım..." gibi sözlerle Şaron'a en güçlü muhalefet koalisyon ortağı ve İsrail Dışişleri Bakanı Peres'ten gelmektedir. Silahlar gücün aslı değil gölgesidir. Gaye değil vasıtadır. Silaha güvenen tuzağa düşer. ABD ve İsrail'in devlet politikası savaşa dayanır. Maalesef ihtilafların silahla çözülme zamanının geçtiğini henüz kavramış değiller. İsrail'in hedefi Filistinsiz Filistindir... Bu insanları Filistin dışına göçe mecbur etmektir. İsrail ölüme davetiye çıkarıyor. Terör teröre kaynak oluyor. Bu arada Filistinli çocuklar ölüyor. Kaldı ki meşhur bir söz vardır "Her Arap bir kova su dökse; İsrail selden boğulur." Şaron, Newsweek dergisine verdiği beyanatında şöyle diyor: "Kendisi de gerçek bir terörist olan Arafat ile bir anlaşmaya varılacağına inanmak zor. Filistin yönetiminde bünyesinde Arafat'tan daha pragmatik kişiler var..." Saldırı "misilleme" oldu Şaron, "Filistin yönetimi terörle savaşmadıkça teröristleri tutuklamadıkça İsrail meşru müdafaa (savunma) hakkını kullanacaktır." demektedir. Arafat'ın eski gücü yok. Muhaliflerine hakim değil. Yolsuzluklarla da itibarı yıprandı. Gerek İsrail'in dipçiği gerekse Arafat yönetiminin baskısı ile muhalefet güçleniyor. 9 Aralık 1987'de başlayan ilk indifada'dan tam 14 yıl geçti. Birinci İndifada çocuk generallerin taş ve sopalarla başlattığı direniş şimdi silahlı çatışmaya dönüştü. Maalesef Türk medyasının büyük kısmı ABD'ye yalakalıkta yarışmaktadır. The Guardian'ın 6 Aralık 2001 tarihli ve "Afganistan'a saldırmak hataydı." başlıklı yorumunda: "ABD'yi aslında bir avuç petrolcü yönetiyor. Amerikan demokrasisi bir aldatmacadan ibaret. Bush'un sivil özgürlükleri kısıtlamasında Hitler'in 1933'te çıkardığı yetki yasalarına benziyor... New York Times'in Pentagon'a muhalif haberlerine bakmayın. O gazete iktidarların papağanıdır. Palavralar yağdıkça yağar. Amerikan medyası yolsuzluğa o kadar batmıştır ki, kendini çekip kurtaramaz..." Filistin'deki saldırının asıl sorumlusu ABD'dir. Arafat, yalnız adamdır. Zor günler yaşıyor. Eşi ve kızı Paris'e yerleşti. İsrail onu yok etmek istiyor. Filistinliler maalesef bölündü, İnşallah iç savaş olmaz. Not: Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik eder, dualarınızı beklerim.