Türkiye koalisyon iktidarlar yüzünden çok şey kaybetmiştir. Tek parti iktidarı, siyasi istikrar ve buna bağlı ekonomik istikrar için olmazsa olmaz şarttır. Bugünkü hukuki sistemde Erdoğan gibi güçlü, faal ve liderlik vasfına haiz kişi yok gibidir.Türkiye'nin Cumhurbaşkanından çok başkana ihtiyacı vardır. Başkanlık tam ve yarım başkanlık sisteminde; tam başkanlık en iyisidir. Adalet "mülkün" devletin temelidir. Adalet sözde değil özde olmalıdır. Yargı elbette tarafsız ve bağımsız olmalıdır.Abilere yani yargı imamlarına bağlı hakim ve savcılardan adalet beklemek en azından adalete ihanettir. CHP'nin tek partili demokrasiden mahrum devrinde azınlık zihniyetinin oligarşik memurları olan yargı Çankaya'nın istekleri ve direktifleri istikametinde icra ediliyordu.
1961 anayasası vesayet rejimini korumak için yapılmıştır. 12 Eylül 1980 sonrası yapılan anayasanın temeli vesayet sistemini korumak üzerine atılmıştır. Halkın milli iradesi slogandan öteye geçmemiştir. Ak Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan, halkın milli iradesini savunduğu için karşısında ki, bütün güçler birbiri ile ittifak halindedirler.
Başbakan "Benden sonra tufan olmaz" teminatının gerçek olması ülkenin menfaatinin gereğidir. Ekonomi Bakanına göre ABD Kongre üyelerine, İngiltere Avam Kamarası üyelerine, ülke liderlerine, büyük elçiliklere "Paralel Yapı" Türkiye aleyhine mektuplar göndermiştir. Hatta S. Arabistan başta olmak üzere çok önemli ihaleleri önlemiştir.
Yakın zamana kadar cumhurbaşkanlığına emekli üst rütbeli bir asker ya da üst dereceli bir hakim seçiliyordu. Türkiye halkı ilk defa cumhurbaşkanını kendi seçecektir. Adayların siyasi şahsiyet olması, olmazsa olmazdır. Bu durumda asker ve yargı emeklisinin şansı azalmıştır.
Emperyalist güçler İslam Dünyasını Sünni- Alevi (Irak başta olmak üzere) etnik olarak bölmüşler ve bu kavgayı ateşle körüklemişlerdir. Psikiyatri uzmanlarına göre Kılıçdaroğlu negatif bir kampanya yürütmüştür.
Her zaman seçmen, mazlumun yanında yer almıştır. Kılıçdaroğlu'nun "Başçalan" ifadesi siyaset şöyle dursun İslam ahlakına da aykırıdır. Bazı yargı mensubları cübbeleri üzerinde iken; siyasete bulaşmışlardır. Bu çok tehlikelidir. "Bugün o koltuk ve o cübbe sizleri güçlü gösterebilir. Ama bu ülkeye, millete zarar verir. Herkes yetkisini, konumunu, sınırını bilmelidir."
Stratejik Düşünce Enstitüsüne göre: "Muhalefet partileri stratejilerini revize etmezse 2015 genel seçimlerinde kaybetmeye mahkumdur. Anayasa Mahkemesi bir nevi muhalefet görüntüsüne bürünmüştür. Emperyalist güçler sömürülerini devam ettirmek için internet yolu ile sanal iletişimleri ile emperyalizmi devam ettirmektedir.